16 Kasım 2008 Pazar

HPV –Kanser –Ölüm Bana Bu Kadar Yakın mıydın?


Çok uzun bir süreden sonra yeniden merhaba.Şayet hala yazılarımı takip eden biri var mı bilmiyorum ama artık sahibine mektuplar ,söylenilemeyenlerin söylendiği,yutkunulanların ses bulduğu bir yer oldu.Hayatımın dönemeçlerinde durup düşündüğümde iç sesimin dışa yansıması bir manada 30’una yaslanmış bir kadının güncesi oldu.

Burada durup kadınlarda otuz yaş depresyonundan,otuzuna gelip hala bekar ve çocuksuz olmanın içsel kavgalarından,bedenimin nasıl da bana ihanet edip o delidolu genç kızlıktan,dolgun hatları olan bir kadına dönüşünü,binlerce kaygımı ve yalnızlık korkularımı anlatmak isterdim …Ama son iki haftadır hayatıma damga vuran başka bir şey oldu.

Aslında çok çok önce yaptırmam gereken basit bir smear testi birden bire hayatımın olayı oldu.Belki bu yazıyı öğrendiğim ilk gün yazsaydım,siz okuyucularda bende bitene kadar duygusal anlar yaşayabilir hatta özellikle ben, katıla katıla ağlayabilirdik.Çünkü ben bunları yaptım.

Zaten iki aydır kansızlık tedavisi için sürekli gittiğim bir servis olduğu için doktorumdan önce test sonucunu açmam hiçte zor olmadı.Ama kimseye tavsiye etmiyorum,içinizdeki meraklı küçük çocuğa hakim olun ve böyle testleri doktor kontrolünde açın.

İlk an o yarım yamalak anladıklarım beni o denli çaresiz kıldı ki zamanın durmasının ne demek olduğunu belki de hayatımda ilk kez bu kadar iyi ve kuvvetli hissettim.İçerde ki hastanın muayenesi bir türlü bitmiyor bense yarım yamalak anladıklarımla en kötüsünü düşünüp delirmenin eşiklerinde geziniyordum.Ama o saniyelerde bile ilk önce içimde ki mantık hanıma izin verdim (uzun sürmedi) Sonunda sevgili doktorum muayene odasından çıktı,ben hala güçlü insanı oynuyordum,karşısına dikilip,Ömer ben kansermişim dedim.Elimde test sonucu ,dizlerimin bağları çözüldü çözülecek.Çaresiz,zavallı,bitmiş hissediyorum kendimi,beklentim Ömer’in aksini söylemesi,hatta bu rapor yanlış demesi.Ama boş bir beklentiydi benim ki…

Ömer bana bir şeyler anlatıyor ama anlattıkları boş,bende film az önce koptu.Ağlıyorum ve beynimde tek bir soru var ;Neden ben?Ölüm korkusundan daha çok bulaşıcı bir virüsün sebep olduğu bir kanser çeşidi olduğu ve benimde kalan hayatımda başkalarına bulaştırabilecek olmam,hatta bulaştırmış olmam ağlatıyor beni.Aklımda Ercüment var ya ona benim yüzümden bir şey olursa ne yaparım var ve hepsinden çok Neden Ben ? var.

Bilincim tekrar açılana kadar muayene odasından diğer hasta çıkıp geliyor ve kısa süreliğine yerini çaldığım bu kadına hala kibar davranabildiğime ben bile şaşırıp yerini geri veriyorum.Damarlarımda ki tüm kan çekilmiş,ellerim mosmor olmuş.Şimdi yan oda da kolumda serum hastanın çıkıp Ömer’in bana bir şeyler anlatmasını bekliyorum ve o dakikalar da tüm hayatım bir film şeridi gibi akıp gidiyor gözümün önünden.Farkediyorum ki üzüldüğüm tek şey var.Bir çocuğum olmadan ölüp gitmek.

Kadın gidiyor ,Ömer tekrar yanıma geliyor.Artık bir doktordan çok bir arkadaş gibi beni teskin etmeye çalışıyor ama nafile.Ağır geliyor bana,kanser değil,bir ömür taşıyıcısı olacağım HPV ağır geliyor.O ara ağzımdan akıp giden bir cümle beni çok şaşırtıyor.En azından hayatım da ilk kez ölmekten korkuyorum diyorum…

Bu kanser hücreciklerinin ne kadar ilerlediğini görmek için kürtaja benzer bir şey yapacaklarını anlatıyor bana Ömer.Biliyorum ,eğer rahime ulaşmışlarsa rahmimi almak isteyecekler ve bu beni her şeyden çok korkutuyor.Ben doğurmak istiyorum diyorum.Benim doğurmam gereken bir Ege bebek var.Yaşamdan belki de tek beklentim.Öldür beni diyorum Ömer’e.Düşündükçe ölesim geliyor.Halbuki ağlamamın sebebi de ölüm değil mi ki…

Geçen Cuma operasyonu yapıyorlar.O soğuk yarı loş odada Allah’tan ben baygınken parçacığı alıyorlar.Hiç sevmiyorum o odayı.Kötü anılar hücum ediyor beynime,Fatma Hemşire bacaklarımı bağlıyor,bundan da hiç hoşlanmıyorum.Kendimden sıyrılıp bayılmadan az önce baktığım tavandan şimdi kendime bakıyorum.Öyle zavallı ,öyle savunmasızım ki…Allah’tan Ömer var.Sevgili doktor’um Ömer.Hayatımda kendiliğinden tuhaf bir yeri olan o özel insan,tanıdığım en muhteşem doktor Ömer.İlk karşılaştığımızda içimden hadi be şimdi bu yakışıklı adamama soyunacağım ben demiştim içimden.Bu denli yakışıklı ,sevecen,neşeli bir erkekle vücudunun en mahrem yerlerini konuşmak insanı çok tuhaf hissettiriyor.Ama o ,o kadar benden oldu ki sanki doğumumuda yaptıran ,popoma ilk şaplağı atanda oydu gibi geliyor.Hazır bu satırlarda onu anlatmışken,yanımda olup bana destek olduğu için,bana güven verdiği için,bana değer verdiği için ve bu kadar özel olduğu için sevgili doktoruma Ömer Bey’e candan teşekkür etmek isterim.

Sonuçlar temiz çıkıyor,herkes bir derin ohh çekiyor.Şimdi önümde uzun bir tedavi süreci var.Zaten serumlardan çok bunalmış olan ben ,kaçmaya yer alıyorum ama çare yok.Kaçış hiç yok.Sadece zaten bu koca şehirde her gün tekrar ettiğimiz savaş var.Yaşam savaşı…

Tabi tüm bu olanlardan çevremde ki herkes hayli etkileniyor.Hastaneden çıktığımda ilk aradığım insan Ercüment.Ne diyeceğini bilemiyor.Ama her zamankinden daha şevkatli ,daha bir sevgi dolu.İçimde ki yersiz şüpheleri silip beş ayı devirmiş ilişkimizde ilk kez bana bu adam beni seviyor dedirtiyor.En çok kendimi salmama müsaade etmeyenler tabii ki benim güzide ekibim.Sanki bahsettiğim kanser değil de gripmiş gibi davranıyorlar.Çokta iyi yapıyorlar.En çok evham yapıp başka doktorlara da gözükmem gerektiğini salık verenlerse tabii ki ailem oluyor.Ama çok hoşuma giden bir şekilde hepsi anlayış ve sevgi yumağına dönüşüyor.Hatta itiraf etmeliyim ki hastalığımı sevmeye başlıyorum.

Bunca gün sonra hala üzüldüğüm ve psikolojisinden kurtulamadığım tek şey taşıdığım virüs.Tek bir aşıyla bu virüsten korunabilecekken nasıl böyle bir yanlışa düştüğüme hala inanamıyorum.İşte tam da bu yüzden bu gayet mahrem konuyu internete taşıyorum ve tüm okuyucularımdan hayatları bir kabusa dönüşmesin diye bu aşıyı bir an evvel olmalarını rica ediyorum.Sadece küçük bir istatistik bilgi;şu an Türkiye’de 50 yaş altı kadınların%80 ‘i bu virüsü taşıyor.Lütfen gecikmeden aşıyı olun,hayatınızı koruyun…


Sevgiyle KALIN…

SAYAÇ

Sitenizesayac.com