11 Mart 2010 Perşembe

Öğrendim...


Beni sevdiğini söylüyorsun ya

İnanayım istiyorsun sözlerine ve hatta seveyim istiyorsun seni ya….


Her şeyi anlayabiliyorum bu tuhaf hikayede de anlamadığım bir şeyler var;

İnsan bu denli sevdiğini söylediği insanı nasıl üzer göz göre göre…


Sen sırf bana kolay galeyana geldiğimi göstermek istedin diye üzülmeli miydim ben?uykusuz bir gece daha mı geçirmeliydim sen istedin diye ..Sigara üstüne sigara mı yakmalıydım?Öfkeme hakim olamayacak noktaya gelmeli miydim sahi sırf sen istedin diye…


Şimdi söyle bana sen gerçekten seviyor musun beni?


Sen söyle gerçek mi bu sözlerine vurduğun sevgin…


Ben sevdiklerim üzülmesin diye bazen kendimi üzerim onların yerine,eksiklerini görsem de söylemem sevdiklerime incinmesinler diye..

Şimdi sen söyle bana gerçek mi sevgin diye?


Evet öğrendim sevgilim;ben kolay galeyana geliyorum ve hatta çoğu zaman ufak şeyleri büyük problemler haline getiriyorum.Bu aralar ekstra huysuzumda üstelik,kızacak bir şey de arıyorum çokca…


Öğrendim sevgilim,öğretirken hayat ,öğrenmem gerekenleri umutlarımı da kırdı ama sana dair,sen göremesen de incindim de üstelik.Öğrendim ama, boşa hayal kurmamayı mesela ,çünkü küçücük bir şeyin üzerine binlerce hayal kurmakta bir nevi galeyana gelmektir.


Öğrendim sevgilim,sen bu gece uyurken ,ben uykusuzluğa mahkumken öğrendim her şeyi.

Öğrettin…

Tebrik Ederim…



10 Mart 2010 Çarşamba

Dünyaya Hoşgeldiniz!!!


Sabah saat 6:45 telefonum deli gibi çalmakta...
Önce uyandırma alarmı olduğunu zannediyorum.
Ama sonra telefona yarı açık gözlerle bakınca numaranın tanıdık olduğunu anlıyorum
Ve herşey hızlanıyor o an...
Sabah böyle erken saatlerde çalan tüm telefonların kötü haber getirdiğine dair bir önyargım var nedense geçmiş tecrübelerime dayalı...
Arayan teyzem...
Telefonu açıyorum.

-Doğurdu mu?
-7 tane çok sevimli bebişimiz oldu.(Sesi nasıl neşeli bir duysanız .En son ne zaman bu kadar neşeli duydum anımsamıyorum)
-Tamam ben hemen Damla'yı uyandırıyorum,geliyoruz hemen...

Damla elinde telefon sabah o saatte aklına kim gelirse herkesi arayıp mutlu haberi veriyor.Biz teyzemlere varıncaya kadar bebek sayısı 9'a çıkıyor .

Evet sonunda senelerdir bebeklerini görmek istediğimiz Badem oğlumuzla ,gelin kızımız Zeytin'imizin bu sabah 9 tane yavrusu oldu.Zeytini belki anımsarsınız.Yaz başında yuva arıyordum ona.Muhtemel evinden kaçmış bir Golden 'dı.

Hayat böyle bir şey işte.Köpekler için bile ne zaman nereden mutluluğun geleceğini kestirmek mümkün değil..Bademe Zeytin'e ve henüz isimleri olmayan 9 yavrumuza sağlıklı ve mutlu bir ömür diliyorum.

Eklediğim fotoğraflar annemize ve yavrularımıza ait..

8 Mart 2010 Pazartesi

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü


Geride bıraktığımız gün Kadınlar Günü değil,Dünya Emekçi Kadınlar Günü…Türkiye de ilk kez 1921 yılında daha Atatürk hayatta iken Emekçi Kadınlar günü olarak kutlanmaya başladı.1980 Askeri darbesinden sonra 4 sene boyunca kutlanmayan Emekçi Kadınlar Günü sonrasında kimi kadın dernekleri tarafından kutlanmaya başladı ve bugün birçoklarınızın dile getirdiği üzere Kadınlar Günü halini alıp sanırım o da popüler kültüre yenik düştü.Acaba bugün birbirinin Kadınlar Gününü kutlayan kaç kişi 1975 yılında Birleşmiş Milletler programı altında Türkiye 1975 Yılı Kadın Kongresi yapıldığını biliyordu.Yada daha vahimi aşağıda yazacağım istatistik verileri;

  • Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.
  • Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak “kayıp” (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.
  • Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.
  • Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.
  • En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
  • Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti). Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.
  • Sistematik tecavüz yeryüzündeki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
  • Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.


Yeryüzüne kadın olarak geldiğime kaç kere lanet ettim bilmiyorum ama hiç utanmadım kadınlığımdan!!!


Ya siz hiç utandınız mı insanlığınızdan???


Ben utandım,bu yazıyı yazarken…Ve maalesef şiddete maruz kalmış bir kadın olmaktan …

SAYAÇ

Sitenizesayac.com