9 Mayıs 2008 Cuma

Korkular ve Çelişkiler

Uyuyamıyorum,ders çalışamıyorum,hiçbir şeye dikkatimi veremiyorum.Durmadan kendimi sana dair hayaller kurarken yakalıyorum ve bundan ölesiye korkuyorum.Korkuyorum çünkü bir kez daha hayallerimin bir kristal vazo gibi tuzla buz olmasını izleme ihtimalim var.Korkuyorum çünkü eğer o kristal vazo kırılırsa seni bunun için suçlayamam bile.Korkuyorum ama tüm korkularıma rağmen boş kaldığım her saniye seni düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.

Sesini duyduğum dakikalar bir hazine değerinde,yakalayabildiğim birkaç kelime ile ne çok umut besliyorum bir bilsen.Sen telefonun öbür ucunda konuşuyorsun benim hattın bu yanında dünyam değişiyor,gökyüzü güneşleniyor,çiçekler açıyor,martılar bağırıyor.Sen konuşuyorsun ben,kuş olup uçuyorum,balık olup yüzüyorum,çiçek olup açıyorum.Sonra konuşacak bir şey kalmıyor hiç istemesem de çok çabalasam da telefon kapanıyor ve her şey eski halini alıyor.Bir tek yüzüm de o çok aşık insanlara mahsus aptal bir gülümseme asılı kalıyor.

Öğleden sonra bir kısacık konuşma;yakında diyorsun çok yakında anlatacağım.Anlatacaklarından ölesiye korkuyorum ve duymak için deli gibi sabırsızlanıyorum.Ne yaman bir çelişki bir bilsen bu benim ki.Sessizlik fırtınadan önce gelir ya bu yaklaşan bir fırtınaysa…İstemem söyleme o zaman bana hiçbir şey.Konuşmayacağım senle de,anlarım ben.Ama sakın bin bir güzel söz söyleyeyip te teselli etme.Edemezsin çünkü,öylesi daha çok acıtır beni.Hiçbir şey söyleme bana,ben anlarım,anlar ve giderim.

Yağmur yağıyormuş orada,ıslanmışın.Elimde olsa güneşi gökten alır yollardım sana.Sen yeter ki gülümse,seni üzmesin hiçbir şeyin varlığı yada yokluğu.Dikkat et kendine,üşütme.Üzülürüm senin için,endişelenirim,üstelik elimden de bir şey gelmez,gelip bakamam ki sana,bir tas çorba bile pişiremem ki ben sana,uyuyacak olsan ,başını bekleyip terini silemem ki…Bilirsin işte sebebini,yapamam hiçbirini,sadece endişelenebilirim.

Bazen düşünüyorum,ne zaman oldu tüm bunlar.Hangi vakit geldin yerleştin kalbime?Nasılda habersiz nasıl da öylesine,işte ben geldim edasında giriverdin birden hayatıma.Sonra korkuyorum ya ben değilsem aradığın ya sevmezsen beni…Ya beni arayıp bulmak,sevip tanımak için hiç vaktin olmazsa…

Senin anlayacağın ben bu aralar bin bir çelişki,bir büyük kalp sızısı,kocaman kocaman soru işaretleri ve durduramadığım,engelleyemediğim bir aşkın ellerinde sürüklenmekteyim.Kendi kafamda düzinelerce senaryo kurup,her gün bin kere birleşip,bin kere ayırmaktayım seni ve beni…Ya sen ne hallerdesin???

7 Mayıs 2008 Çarşamba

Yorumsuz…

Nedir bu kendi kendime çektirdiğim?Yeryüzünde sevdiğinden karşılık göremeyen tek insan ben miyim yoksa sorun seçimlerimde mi?Dokunduğum herkes tanımadığım insanlara dönüşüyor ve benden kaçıyor…Gerçekten bir anlam veremiyorum şu olup bitene ve sadece sanki bu yaşam benim ki değilmiş gibi oturmuş seyrediyorum.

İçimde büyüttüğüm bir öfke var.Beni kemiriyor beni bitiriyor beni hastalıklı bir insana dönüştürüyor.Oysa nasıl da her sabah bugün muhteşem bir gün olacak diye kendimi avutarak güne başlıyorum.En güzel kıyafetlerimi seçiyorum,özenerek makyaj yapıyorum.Ben tüm bunları yaparken aynadan beni seyrettiğini hayal ediyorum.Mutlu olmak benim de hakkım diyorum aynada kendi kendime.Ne büyük saçmalık….

Ölümden beter bu sessizlik,oysa bilmek hakkım değil mi kafanın içindekileri.Çoktan dahil olmadım mı ben bu karmaşık hikayeye.Bir şey söylesen umut mu vereceğini düşünüyorsun da susuyorsun.Sen zaten çoktan söyleyebileceğin her şeyi söylemedin mi?O zaman niye bu susmak şimdi?Başkalarını eleştirirken şimdi aynı tavırlar içine giren bu sen misin?Yoksa tüm bunlar bana oynanan uzatmalı bir oyunun parçalarımı,eğer öyleyse ben bu kabustan artık uyanmak istiyorum.

Senin hayalin değil miydi bu?Bana kimseler böyle şeyler yazmadı dememiş miydin.Kimse beni böyle sevmedi dememiş miydin.İşte bak şimdi tam da burada tam da bu satırlarda biri daha önce kimsenin seni sevmediği kadar sevdiğini haykırıyor ve hiç utanmadan bunları yayımlıyor.Ya sen neredesin?

Şimdi dur ve hatırla! O bir başkası için söylediğin tüm kötü sözleri hatırla,kuru bir teselli miydi hepsi.O zaman mı gerçek değildin yoksa şimdi mi değilsin.

Hayatına beni isteyen sendin ve ben de geldim.Şimdi neden bu sessizlik neden bu kaçış,neden tüm bu umursamazlık.Sakın bana beni yanlış anlıyorsun deme,ya da çok ağır olmuyor mu bu suçlamalar deme.Çünkü hayatta kararsızlık diye bir şey yoktur.Yaptığın ve yapacağın her şey bir kararın sonucudur.Ve şu an sen kendi kararlarının sonuçlarını yaşıyorsun.Sakın şikayet etme.Senin isteklerin senin beklentilerin ve hayatın sana getirdikleri…

Çok yoruldum.İstediğim fırtınalı bir deniz değil artık.Bin kez çoşkuyla çıktığım o fırtınalı denizlerden yenik düşerek per perişan dönüm ben.Bin kez kendimi yeniden onarmak için savaş verdim ben.Yeni bir fırtına değil artık isteğim.Büyük bir yelkenli olmak istemiyorum artık ben, okyanusa aşık.Tek isteğim durgun sularında bir küçücük kayık olmak.Küçük ama içinde mutluluk,umut,sevgi taşıyabilecek kadar da derin bir kayık olmak.

Şimdi ya çek al beni o fırtınanın ortasından,koy durgun sularına yada seyret bir kez de senin köpüklü azgın dalgaların yıksın geçsin beni…Seçim senin….Ben nasılsa bir kez açtım yelkenimi senin sularına…

6 Mayıs 2008 Salı

Adı Bende Saklım…

Çaresizliğin nasıl bir şey olduğunu öğrendiğimi sanmıştım.Öğrenmemişim,asıl şimdi an ve an yaşayarak anlıyorum çaresizliği.

Elim kolum bağlı,yapacak hiçbir şeyim yok beklemekten başka.Ve bu beklemek var ya,öyle dipsiz öyle karanlık öyle acımasız ki…Günlerdir üzerine tonlarca hayaller kuruyorum dile getirmesi yazması bile yasak hayaller.Evde voltalar atıyorum,bir yanımda kuvvetli bir his ,mutlu olabileceğimize dair,diğer yanımda hiç yakıştı mı bu sana diyen vicdanım.

Çocukluğumdan beri seyrettiğim onlarca kötü kadın imajlı türk filmleri bir bir aklımdan geçip gidiyor,kovalıyorum hepsini,size ne kalp benim değil mi diye.Kalp senin olmasına senin de içinde ki diyorlar bana,halime gülüyorlar sonra Adile Naşit neşesiyle…

Öyle ki yazmakta bile zorlanıyorum bu kez bu hikayeyi.Hikaye bile benim değil,içine sonradan dahil olmuşum ve başrol olmadığım kesin bir hikaye.Hikaye ki kördüğüm,hikaye ki kalp kırıklığım,hikaye ki göz yaşım,yürek sızım,çaresizliğim.

Bu güne kadar Hülya Koçyiğit,Belgin Doruk,Türkan Şoray olmaya alışık ben,bu ismi bile hatırlanmayan kötü kadın rolüne giremiyorum,sığamıyorum,yapamıyorum ama gene de bir türlü senden kaçamıyorum.Bırak kaçmayı,peşini bile bırakamıyorum.Her gece ışıklar söndüğün de o ne düşünüyor,ne istiyor diye düşünüyorum.Ya seni hala seviyorsa?Cevabını bilmediğim sorular ve olası cevapları beni o kadar korkutuyor ki…Seni sevmese neden sürdürsün ki bu ilişkiyi,alışkanlık mı,yıllar mı,yalnızlık korkusu mu???Aklımın ucunda daha kötü daha korkunç bir soru var ‘ya sen hala seviyorsan o’nu’Öyle ya sende kurtarmaya çalışmıyor musun tüm zorluklara rağmen bu ilişkiyi.İsteyemem ki senden onca yılın üzerine bir belirsizliğe yelken açmanı.Öyle ya ben ne başlangıcı ne sonu belli ama iştah kabartıcı bir süprizim senin için.Ama ya kutunun içi umduğun gibi değilse…

Şimdi şu an gecenin şu vakti ne yapıyorsun?Belki uyumuşundur çoktan ya da belki bir şeyler okuyorsun ya da bir film izliyorsun.Ne tuhaf onunla uyuyor olma düşüncen beni deliye çeviriyor.Halbuki yok buna hakkım.Türkiye Cumhuriyeti Medeni kanununa göre senle uyuma hakkı onun.Ben illegalim yani.Kaçağım ben,kullanımı sakıncalıyım yasaya göre,cezam bile var benim.Seni sevmem suç.Çok komik hatta beni ağlatabilecek kadar komik ama seni sevmemi Türkiye Cumhuriyet’i yasaklıyor be adam.

Hele bu sessizliğin var ya,akıllara zarar sessizliğin,işte o beni kemiriyor.Ama biliyorum sessiz kalmak senin için belki de en iyisi.Kendi kendinle kalmak.Senin durumunda zor,bir yanında albenili ambalajıyla bir sürpriz kutusu gibi ben,bir yanında yıllardır alıştığın ten.Gel de çöz bu düğümü çözebilirsen…

SAYAÇ

Sitenizesayac.com