13 Şubat 2010 Cumartesi

Cam Kırıkları ve Persepolis..


Benim aşk ve hüzün kokulu yazılarımdan birini bekleyenleri bir süre daha hayal kırıklığına uğratacağım için çok özür dilerim.Ama kalbimin içindekileri kendime saklama kararındayım…Bir süre hayatı kendi haline bırakıyorum.Unuttum tüm acelelerimi,zamanın acımasızlığını,aşk arayan şu zavallı kadın yüreğimi…Sahte sevgilerle kendimi oyalamaktansa yalnızlığımın tadını çıkaracağım bir süre..


Bir süre basit gündelik,insani,içinde aşk olmayan,acı olmayan şeyler okuyacaksınız benden.Bu basit ,sıkıcı ve sıradan hayatta pek öyle anlatası ve hatta okunası şeyler yok ama bakalım deneyeceğiz işte;


Bugün neler yaptım?


Hiç birşey ..Kendimi eve kapattım,ev işleri ile uğraştım ve sanki gideceğim özel bir yer varmış gibi akşamüzeri sanırım bir 6 aydan sonra ilk kez makyaj yaptım.Aynada kendime baktım,nasıl da güzel bir kadındım.Sonra kendime uzaktan baktım,son iki haftadır gece uykudan kalkıp uyur gezer bir halde kaşıklayarak dibini bulduğum Çokokrem olmasa sanırım daha iyi görünebilirdim ama gene de hiç fena sayılmazdım.Zaten hiçbir zaman o ortadan kırılacakmış gibi duran kadınlardan biri olmayı başaramadım.Gen diye bir şey var sonuçta.(Aslında Gen diye bir şey varsa Gem diye bir şeyde var ama ne yapayım aşk yoksa çikolata var!)


Sonra kendime tekrar baktım.Aslında haklı şu erkek milleti.Bu budalalar beni görünce kesin bu kadar güzel ve akıllı bir kız yalnız değildir diyorlardır.Yanıma yanaşma cesareti gösterebilenlerse fazla güçlü karakterimden etkilenip ilk durakta inecek var diyorlar.İzin vermezsem imdat çekicini kullanmaya yelteniyorlar.Başta söyledim zaten Budala Erkekler!Sahi erkekler güçlü kadınları neden sevmezler?Aklı başında ,kendi ayakları üzerinde duran kadın profilinden neden korkarlar.?Cevap veriyorum;Salaklar da ondan :)!!! (Erkek okuyucularımdan burada durup özür dileyemeyeceğim aksine feyz alında azıcık akıllanın,hem beğenmiyorsan okuma be kardeşim)


Erkek düşmanlığımı bir kenara bırakacak olursak…


Akşamüzeri yıkadığım bulaşıkları dolaptaki yerlerine yerleştirirken birden bardaklardan biri yerinden hızla fırlayarak,havada attığı iki takladan sonra bulaşıklığa çarparak kırıldı.Bu çoğunuz için olağan bir şey olabilir ama benim için değil.


Sebebini bilmediğim bir şey bu;çocukluğumdan kalma …Ne zaman kırılsa bir eşya öyle büyük bir gürültüyle ben ağlarım.!Deli miyim?Evet! Sebebini bilmiyorum işte belki o gürültülü kırılma ürkütüyor beni yada takım bozuldu diğerleri yalnız kaldı ,bir daha hiçbir zaman çift olamayacaklar diye düşünüyorum.Şimdi rafta 5 tane likör bardağı var ve onlar ben bundan sonra ne yaparsam yapayım çift olamayacaklar.Gidip aynından bir takım daha alsam ki aynını da bulmak bir mesele bu sefer on bir tane olacaklar…Eşini öldürdüğüm bardaktan özür dilerim…


Son olarak bir film önerisinde bulunacağım.Persepolis..Eğer izlemediyseniz animasyon olan bu filmi muhakkak izlemenizi tavsiye ederim.İranın yakın tarihinde yaşadığı siyasal değişimi ve bunun toplum hayatına yansıyışını bir kız çocuğunun kafa karışıklıkları arasından yarı gülümsetecek yarı hüzünlendirecek şekilde anlatıyor.


Bu deli kız yarın Üsküdar’ı fotoğraflamayı planlıyor.Bu benim için çok önemli çünkü en son 6 sene önce gittim Üsküdar’a .Gene bir Pazar günüydü.Babamı gömdüm ben o gün annemin az aşağısına .6 senedir gidemedim yanlarına .Yarın eğer başarılsam 6 sene sonra 30 lu yaşlarında saçlarını annesinin en nefret ettiği renge boyatmış,babası gibi fotoğrafa merak sarmış ve kendini yalnızlığına kapatmış kızlarını görecekler…


Sevgiyle Kalın

Yalnız da Ayağa Kalkabilirim..


Şu aşağıdaki şarkı ve yandaki fotoğraf ayrı bir mana kazandı bende.Cem Adrianı zaten severdim ama beni öyle bir anda bu şarkıyla yakaladı ki...Bir kez daha hayran olamadan edemedim...

Aramaktan vazgeçtiğimi söylemiştim zaten.Azıcık mutluluk uğruna daha fazla yakamam canımı.İçimde ki mantıklı kız kontrolü ele almaya kararlı...

O başımı yaslamak için aradığım omuza ihtiyacım yok artık..Yalnızda ayakta durabilirim...Sizlerle ve hep birlikte....

Umarım şarkıyı beğenirsiniz...

Sevgiyle Kalın...




Cem Adrian - Yalnizda Ayaga Kalkabilirim
Yükleyen nafiye76. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaşayın!

12 Şubat 2010 Cuma

Tanrı'nn Evi

Dün Sevgili Haykırış'a söz verdim.Çok karamsar yazılar yazıp onu üzdüğüm için fotoğraflarımı beğenen bu dosta tazecik bir demet fotoğraf sunacaktım.İşte sözümü tutuyorum...

Bu kez kareler Taksim'deki kiliselerden...Başka dine ait de olsalar içerisini huzur hakim.Sıralardan birine usulca oturup saatlerce iç dünyanızda gezmek istiyorsunuz içeriye girince...

Beğenmeniz umuduyla...

Not:Geçen sefer bayağı karışıklık oldu ,lütfen albümün tümünü görüntülemek için aşağıdaki linki tıklayıverin...

Kiliseler (Tanrı'nın Evi)

10 Şubat 2010 Çarşamba

Ben Vazgeçtim…Gidiyorum!


Çok yorgunum.Şu başı yaslayacak bir omuz arıyorum.Ama heyhat işte yok öyle bir omuz.Yaralarımı kime göstermek istesem ya bir yarada o açıp gidiyor ya da kafasını çeviriyor.


İnançlı bir insanın.Sabır ediyorum,tevekkül ediyorum.Nasip diyorum,kısmet diyorum ama içimde ki o kızgın sesi ,o sorgulayan sesi,o günahkar sesi susturmayı beceremiyorum.Bir şey diyor ki bana ‘bir zamanlar yaptıklarının bedeli öde şimdi!’ Düşünüyorum,çok mu kötü bir insandım ben diye.Çok mu kalp kırdım,sevmeyi mi bilemedim beni sevenleri??Düşünüyorum nerede yaptım ben bu yanlışlığı ,neydi bu kadar ödenmeyen günahım diye?Ama bulamıyorum…Bulduklarım ya mantıklı gelmiyor ya da zaten çoktan ödenmiş oluyor bedelleri…


Gene kaçmak istiyorum,geride bırakıp her şeyi,herkesi…İşimi,evimi,sevdiklerimi,sevmediklerimi ,kedimi ve hatta kendimi…


Çok uzaklara gitmek istiyorum;ne bileyim deniz kenarı bir yere mesela…Her gün sahilinde ayaklarımı suya soka çıkara yürüyebileceğim ,uzaklara bakıp özleyebilecek bir şeyler bulabileceğim bir yere…


Ya da şöyle yeşillikler içinde bir yere ;otların üzerine sırt üstü serilip,gökyüzünü izleyebileceğim.Bulutların durmadan değişen şekilleriyle hafızamda oyunlar oynayabileceğim bir yere gitmek istiyorum.


Şu hayatta hiç büyük beklentilerim olmadı benim.Evlerim,arabalarım olsun hiç istemedim.Karnımı doyuracak aşım,başımı sokacak evim olsun yeter oldu hep felsefem.Ama işte bir sevenim olsun istedim hep.Sevsin beni,çok sevsin…Öyle ki omzuna yaslanınca unutsun tüm dünyevi dertleri kederleri,bende unutayım onda her şeyi…Korkmasın benden,güçlü görünmem korkutmasın onu.Çünkü bilsin ,o sadece kendimi korumak için yaratmak zorunda kaldığım kabuğum.Nefret etmesin benden en aciz halimi görünce.Ne kendi yüklerini yüklesin sırtıma ne beni omuzlansın.Sadece yaslanabilelim birbirimize,ihtiyaç duydukça…


Çok şey mi bu istediğim bilmiyorum ama ben aramaktan yoruldum.Artık bulamayacağımı kabullendim ve yeni bir hayat planı yapıp usulca kimseleri incitmeden üzmeden gitmek niyetindeyim…


Kalbimde ki dolduramadığım boşluğa yalnızlığımı yerleştireceğim…



Sevgiyle Kalın…

9 Şubat 2010 Salı

...



Sana;


Hiç mi sevmedim ben seni?Ne olur söyle bana ;tek bir gün de mi sevmedim.Birlikte olduğumuz onca zaman tek bir gün bile hissetmedin mi seni sevdiğimi.Yalvarırım hissettim de …


Çünkü yaşayamıyorum artık bu yükle….



SAYAÇ

Sitenizesayac.com