30 Ocak 2010 Cumartesi

Mutluluklar An’da Saklıdır…

Neden yazıyorum bu yazıyı bilmiyorum belki de yazmam gerektiği içindir.30 senelik hayatımda insanlarda gördüğüm hep bir bekleyiş mutluluk için.Paralarının olmasını,sevgililerinin olmasını,çocuklarının olmasını,o beğendikleri kırmızı kazağın onların olmasını bekliyorlar hep mutlu olmak için…


Peki gerçekten mutluluk bu mu?Yani mutluluk paraya mı endeksi yoksa aşka mı yada ne bileyim arzuyla istenen herhangi bir nesneye…


İnsanları izliyorum ve gözlüyorum ve ne acı ki pek çoğu şükretmeyi bilmiyor ,pek çoğu sahip oldukları ile yetinemiyor ,pek çoğu elindekiyle mutlu olmayı beceremiyor…


Hani bilindik bir söz vardır ya ‘Bana mutluluğun fotoğrafını çekebilir misiniz’ diye.Ben çekebilirim.Binlerce kareyle mutluluğu taşırım sizlere ama sizin mutluluğunuz değildir o taşıdığım kareler.Kendi mutluluğunuzu bulmak sizin elinizde…


Mutluluk bazen bir çocuğun gülüşünde saklıdır,yada güneşli bir güne uyanmakta …Yeşil çimlere uzanabilmekte saklıdır bazen.Dört mevsimin yaşandığı bir ülkede nefes almakta saklıdır yaz sıcağını hiç bilmeyenler için.Bazen bir telefon konuşması olur mutluluk bazen bir mektup.Vapurda martılarla birlikte simit yiyip ,çay içmektir mutluluk.Kimi zaman da bir külah dondurmadır en kaymaklısından… Yada sevdiğinizin gözlerinin içindedir en hakiki mutluluk..


Mutluluk anda saklıdır ve sen o anı hissetmeyi bilmezsen ,o küçücük anları hep ıskalarsan bir ömür mutlu olmayı beklersin .Ve o sahip olmayı çok arzuladığın her neyse senin olduğunda da anlarsın ki aslında seni mutlu edecek olan şey o değildir…


Çok sevdiğim bir şarkıda der ki


‘Hiçbir kere hayat bayram olmadı

Yada her nefes alışımız bayramdı’


Rabbim;


Başımı sokacak bir evim,karnımı doyuracak lokmam olduğu için,sağlıklı bir bedene sahip olduğum için,akli dengem yerinde olduğu için,bu kadar güzel bir ülkede beni var ettiğin için,çay denen içeceği var ettiğin için,her gün yeni bir şey öğrenmeme sebep olduğun için ve buraya sığdıramayacağım binlerce sebep için sana şükrediyorum…



Gördünüz mü mutlu olacak ne çok şeyimiz var?

27 Ocak 2010 Çarşamba

Sadece Bir Kereliğine…


Kendime bu geceliğine izin veriyorum seni sana anlatmak için.Sadece bu geceliğine ve bir kereliğine.Yazmak ve yazmamak arasında gidip geldiğim dakikalar sonunda parmaklarıma yenik düştüm ben,sana (yenik) düştüğüm gibi…

Başka bir aşk hikayesinin içinden bambaşka bir hikaye çıkardın benden sen.Önce gelip buldun beni,benden bir ben olduğuna daha ikna ettin beni.Senden bir sen olduğuma ikna ettim seni…Her şeyimiz aynıydı seninle ,aşk tanımımız hariç.Doğruları söyledik birbirimize duymak istemediklerimizde buna dair.O kadar çok anlattık ki bizsiz geçen hayatlarımızı birbirimize öncesi kalmadı bir yerden sonra bizde.Şimdi sorsalar sana ne kadar süredir tanıdığını beni ?Biliyorum ‘doğduğundan beri dersin.Deriz!

Öyle ki senin günaydının olmadan gün aydınlanmaz oldu bende .(Bu sabah hariç!)Dün gece sordum kendime sensiz hayatım nasıldı diye?Sanki vardın hep sen bende.Saklamıştım ben seni zor zamanlarım için.Ve şimdi sen zorunlu sebeplerden o sakladığım yerden kaçıp gitmiştin.

Aslında ben o konuştuğumuz ilk gece bilmiştim gelenin fırtına olduğunu.O ilk an ,görünce fotoğrafını,dudaklarım gülümsedi birden.Ama normal bir gülümseme değildi bu,ben anlamıştım.Bir tek bunu sakladım senden.Kaçmam gerekirdi,dur demeliydim sana.Dur canım yanacak ben seni bildim demeliydim.Demedim!

Diyemedim,o bir anlık mutluluğa sattım kendimi.Hani sen dersin ya hep bana çok küçük görünüyorsun diye.Aslında çok küçüğüm ben be çocuk.Sen bakma kafa kağıdımda yazana,bu bedenin sayılı zamanına saklı hiç büyümeyen yaramaz bir kız çocuğu var gözlerimin ardında.Ve o çocuk tüm çocuklar gibi sonrasını düşünmüyor eğer o an mutluysa.Hani bilirsin sende tüm çocuklar düşkündür çikolataya ,anneleri ne kadar uyarsa da sonra hasta olacaklarını bile bile yerler gene zevkle sonuna kadar çikolatayı.Benim ki de o hesap işte.Sadece mevzu çikolata değil artık.Tamam ben hala çikolatayı da bırakamıyorum bile bile sonra acı çekeceğimi…(Gülümsedin biliyorum)

Kendine kızgınsın biliyorum ,kızma ama.Yalan değil acıyacak canım.Ama çok değil,azıcık korkma.Toplanırım ben çabucak,aynı çocuklar gibi…

Özleyeceğim seni,günaydınlarını özleyeceğim,yağmur yağınca kabuğuna saklanmayı ,birlikte film izlemeyi,omzuma başını koymanı ,saçlarını karıştırmayı ,senin neden bu kadar büyük ellerin var demeyi özleyeceğim.Sonra ellerimle coğrafyanı ezberlemeye çalışmayı özleyeceğim.Ortak hayallerimizi,hiç gidemeyeceğimiz tren gezisini,Ankara misket havasını,sizin yörenin türkülerini,benim için kurduğun ve her seferinde sinir olduğum kız ile başlayan cümlelerini özleyeceğim.(Bunu da söylememiştim hiç sana)Hani hiç biriyle ortak şarkım olmadı demiştin ya ‘tüm Ankara misket havaları ‘bizim olsun bundan sonra.Sen şimdi ne iyi olduğumu düşündün ya ,kimse hüzünlenmez ki misket havasında dedin ya…Yanılıyorsun çocuk;

Belki çok sık duymadığından anımsamayacaksın beni.Arada sırada bir düğüne düşerse yolun aklından geçeceğim belki ama unutma kendi düğününde bile bir anlığına da olsa geçeceğim akıl defterinden,gönül defterinden geçememiş olsamda…Yani sonuçta ince hesap yaparım ben aynı senin gibi kötüyüm bende…(Benim seni andığım başka bir şarkı var ama bunu söylemeyeceğim sana)

Sayfa bitmekte,yazacak çok şeyim var oysa daha.Ama uzun yazınca sıkılıyor insan okurken bir yerden sonra…Beni alnı ak,başı dik anımsa.Arada aklından geçersem,bil ki bir yerlerde Martı fotoğrafı çekmekteyimdir.O kitabı da al,oku muhakkak.Sonra adalara da git ilk fırsatta.Giderken vapurda çok yakınından bir şey söylemek istercesine bir martı geçerse bil ki o benim martımdır.Anlatmışımdır seni ona…Görünce tanımıştır seni,benim tanıyıpta senin beni tanıyamadığın gibi.Şifreli yazıyor gibiyim ama biliyorum sen anlarsın beni.Kadınlar bağırmaya başlayınca ne yapman gerektiğini sakın unutma.Balkon kapısını onar,buzdolabını da.Biliyorum yapamayacaksın ama sabahları erken kalkmaya çalış.Birde bak ben anlatacak vakit bulamadım ama 14 Şubat projesini sen yap olur mu?Muhakkak yap ama,benim için yap…


Birde seni kime benzettiğimi söyleyecektim ya sana,vaktim olmadı,ama unutmadım.Yazmak nasip olacakmış buraya;


Gözlerini daha ilk gördüğüm anda onu anımsattı bana.Onu bir kez rüyamda gördüm,ama çokça okudum,okudukça hafızamda canlandı ona dair bir silüet.


Simsiyahmış gözleri ve o bakışları ;baktığını deler geçermiş…Aynı senin gibi…Gözünün içine bakarmış insanların,çok uzun boylu zayıfçaymış sonra ,aynı senin gibi.Siyah giyermiş hep..Siyahı severmiş, ne kadar beyazdan daha ak olsa da ruhu ve bedeni…Bir kadın canından çok sevmiş onu ;adı Kimya …Ama O ,o kadından daha çok başka birini severmiş ve canını da seve seve bile bile bu uğurda vermiş…Adının manası ise Güneşmiş…


Sevgiyle Kal…


Not:Şimdi fark ettim,ne tuhaf bana yolladığın son mailin adı ;Ayrılık…

26 Ocak 2010 Salı

Bu İşte Bir Yanlış Var…


Kızgınım kendime…Bugün bir vesileyle ,birazda can sıkıntısından olsa gerek şöyle bir baktım hayatıma girenlere.Tuhaf bir huyum var benim,saklarım her şeyi,anıları,eşyaları,bazen küçük bir faturayı ve hatta bir sinema biletini...Sanki hafızamı kaybedecekmişim gibi üzerlerine o günün tarihini atar ve saklarım saçma bir şekilde.Ama daha da bir kötü bir huyum var.İnsanları saklarım ben.


Hayatıma giren hemen hemen herkesi bir şekilde sakladım hayatımın içinde.Dost olarak,arkadaş olarak arada selam sabah sorulan biri olarak ama sakladım ben onları.Düşünmüştüm ki ;yaşamışsak eğer güzel bir şeyler birlikte,kaldırıp atmak niye….Atmadım işte ne eşyaları ne hediyeleri,ne birlikte çekilen fotoğrafları,hafızamda sakladığım detaylar bir yana evimde sakladım ben onları,cüzdanımda sakladım.İzin verdim canları istedikçe hayatıma girip çıkmaları için…Ki girdilerde tekrar tekrar..


Ama bu gün bir anda…azıcıkta yardımla…


Neden dedim kendime,neden ölene kadar yanımda durmalarına izin veriyorum onlara.Onlar değil miydi bu gözlerden sicim sicim yaşlar akıtan,onlar değil miydi şu kapıyı yüzüme çarpıp kaçan,onlar değil miydi en zor anlarda beni yapayalnız bırakan.Onlar değil miydi dünyada son güvendiğim insan olduğunu bildikleri halde o güveni suistimal edebilecek kadar sorumsuz davranan…


Ben aptal kız neden bunca şeye rağmen hala tutuyorum onları yanımda.Hala biliyorlar hayatımın akışını,içimi dışımı.Hatta bazıları evimi,yurdumu,yerimi..Bana bu kadar acı veren insanlar neden hala benimleler.Kıymetimi bilmedikleri halde,canımı yaktıkları halde,beni sevmeyi başaramadıkları halde neden hala acıtmalarına izin veriyorum beni….


Belki hemen kaldırıp atamam tüm eşyaları yada yırtamam fotoğraflarımızı ama kaldırmalıyım gibi geldi bana.Artık bulmasın geçmişim istedim beni.Yaşandı her neyse o ana özel ,pişman değilim hiçbirinden ama BİTTİ.Artık hiçbirini istemiyorum hayatımda,madem yolun sonuna kadar yanımda durmayı başaramadılar,bundan sonra da olmasınlar.


Mutlu olsunlar bensiz hayatlarında,hiçbiri için kötü şeyler dilemem.Ama benden de uzak olsunlar.Aramasınlar artık beni,bulamasınlar artık beni.Mutluluğum yada mutsuzluğum güldürmesin yüzlerini.


Şu an itibariyle neyse ödemem gereken bedel kendi yaptıklarım için ben ödedim bitti.Artık bu eller bu gözler sadece benim.Başarılarımın da başarısızlıklarımında tek sahibi benim.Ben yaptım.Eğer gerçekten değerli olsaydım onlar için zaten bırakıp gitmezlerdi beni…İstediğim çok şey değildi ki,sadece biraz sevgi….Madem olmayınca olmadı,bundan sonra da ben olmayacağım..





Elveda geçmişim…Beni bu gece bırak ben benimle geleceğime gideceğim….


Güneşin Kızları...


Sevgili Efsacığım facebook üzerinden bir etkinlik daveti yollamış bana ki hepimizi ilgilendirdiğini ve hepimizin onlar için bir şeyler yapabileceğimizi düşünüyorum;Güneşin Kızları için ....

Ben yazıyı olduğu gibi kopyaladım.Hiç bir şey yapamıyorsak bloglarımızda yayınlayalım yeter,böylelikle daha fazlasını yapabilecek insanlara ulaşmasını sağlayacağızdır...


Merhaba Birmilyonkalem Dostları,
Sitemiz yine bir kelebek etkisi yaratmak amacıyla güzel bir projeye daha imza atıyor. Kışın mevsiminin soğuk günlerinde sizlerle el ele vererek, memleketimizin başka köşesindeki ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı istiyoruz.

Bu kampanyamızda 1MK olarak, yaşları 18-25 arasındaki genç kızlarımıza hizmet amacıyla kurulmuş "Genç Kız Sığınma Evi Derneği" ile işbirliği yaparak, bu kızlarımızın barınma, yemek, giyim gibi ihtiyaçlarına destek olmayı amaçlıyoruz.

Genç kız sığınma evinde toplam 20 civarında genç kızımız barınabiliyor. Özellikle yaşları 18'i geçince Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHCEK) bünyesinden yararlanamayan veya bir şekilde mağduriyet yaşayıp destek almak isteyen genç kızlarımız burada kalıyor. Bu nedenle "Güneş Evleri"nin adresi gizli tutuluyor.

Birmilyonkalem (1MK) olarak, bu kampanyada sadece ihtiyaçları sahiplerine ulaştırmak değil, aynı zamanda toplumsal ihmal, istismar ve şiddete karşı bir toplumsal duyarlılık hareketi başlatmak istiyoruz. Huzurlu ve mutlu bir toplum olabilmek için birbirimizin ihtiyaçlarına duyarlı, komşu açken uyumayan, kendi değerlerinin farkında bir toplum olduğumuzu hep birlikte yeniden anımsamayı diliyoruz.

Bu amaçla genç kızlarımız için bir araya gelerek çalışan genç kız sığınma evi projesine imza atanları sizlere yakından tanıtacağız. Derneğin kurucusu Uğur İlhan hanımefendi ile 1MK editörlerinin yapıtı röportajın ilginizi çekeceğini düşünüyoruz.

Her zaman olduğu gibi 1MKalem olarak amacımız toplumsal duyarlılığı harekete geçirmek ve iyiliğe vesile olmak. Gönderileriniz nakdi veya ayni olarak derneğin banka hesaplarına veya adresine ulaştırılabilir. 1MKalem olarak yine her zaman olduğu gibi yardımları biz kabul etmiyoruz. Sizler doğrudan ilgililere ulaştırıyorsunuz.

Sizlerden dileğimiz gönderilerinize mutlaka "1milyonkalem / Güneşin Kızları İçin Elele Kampanyası" notunu düşerek göndermeniz ve takip edebilmemiz için yolladığınız eşyalar hakkında birmilyonkalem@gmail.com adresine e-posta yazarak bize bilgi vermeniz.

Ayrıca dernek yönetimince gönderileriniz listelenerek 1milyonkalem'e bildirilecek ve bizde sayfalarımızdan sizlere duyuracağız. Amacımız bu güzel çabaya destek olabilmek. Sizlerden de bir şekilde projemize destek vermenizi bekliyoruz.

“Nasıl yardımcı olabilirim?” diyorsanız:

1- Giyecek ve yiyecek yardımında bulunabilirsiniz.

2- Sığınma evinin genel giderlerine (elektirik-su-telefon-kira) küçük ya da büyük miktarlarda nakdi katkıda bulunabileceğiniz gibi dilerseniz herhangi bir masrafı düzenli ödemeyi de üstlenebilirsiniz.

Derneğin en fazla ihtiyaç duyduğu konular ise:

Beyaz eşyalar
(buzdolabı, fırın, ütü, ütü masası, banyo dolabı, çamaşır asacağı, ayakkabılık, televizyon, bilgisayar)

Mutfak balkonunun kapatılması

Süt, yoğurt, yumurta, sebze, meyve, patates, soğan, makarna gibi mutfak giderleri
Genel giderler için nakdi yardımlar

3- Projemizin daha geniş kitlelere ulaşması amacıyla editör olarak görev alabilir (radyo-gazeteler-internet) ortamında sesimizin daha gür duyurulmasına yardımcı olabilirsiniz.

4- Çok isterim ama elimden birşey gelmez derseniz. Kişisel blogunuzda bannerimizi yayınlayıp, duyurumuzu ziyaretçilerinizle paylaşabilirsiniz.

5- Daha farklı fikirlerim, çok daha fazla katkı sağlayabilecek imkanlarım var derseniz editörlerimizle birmilyonkalem@gmail.com adresinden iletişim kurabilirsiniz.

6- Projenin ve derneğinde amacı bu kızlarımızın hayata katılımında yanlarında olmak, destek sağlamak bu amaçla 1 kızımın çalışmaya, işe ihtiyacı var. Bu konuda destek olacak (istanbuldaki) firmalara CVsini gönderebiliriz.

Haydi, bir kelebek etkisi daha yaratmaya, hep birlikte kanat çırpmaya, güneşin kızları için elele vermeye var mısınız. Desteğinizi bekliyoruz.

birmilyonkalem.com
bir gönül yolculuğu
Site yönetimi Adına
A. Şebnem SOYSAL - Erkan BAL

24 Ocak 2010 Pazar

Ne Zaman Anlaşmış ki Kalp ile Beyin?



-Hadi ama yapabilirsin?

- Nefes alamıyorum ama…

- Alamıyor olsak bende öyle hissederdim…

- Peki o zaman neden gözlerde ağlıyorlar…

- Onlarda senin kontrolüne geçti çünkü aptal kız…

- Peki bu boğazda ki düğümler…

- Ahh işte onlarda senin duygusallığından…

- Ama acıyor işte sen hissetmiyor musun?

- Hissetmiyorum çünkü ben taa başında dediydim sana acıyacak canın diye ama sen zaten acımakta, belki geçer dedin.Kapanmakta olan bir yaran vardı zaten,şimdi bir açık olan bir de devamlı oynayıp kanattığın yaran var…

- Peki şimdi ne olacak?

- Yeniden başlayacaksın.

- Kolay mı sanıyorsun?

- Hayır kolay değil,biliyorum ama sen uslanmazsın…Biliyorum şuan kafamıza yorganı çekip ,sonsuz bir uykuya yatırmak istiyorsun bizi .Hatta isyan ediyorsun,çok şey mi diyorsun istediğim.Biraz nefrette ediyorsun kendi kendine yaptıklarından.Yada ne bileyim dışarı çıkıp gücün yettiği kadar koşturursun bizi,gücümüz tükenene kadar.Olmadı hıncını arabadan alır,hız limitlerini zorlarsın gene…Ama sende biliyorsun ne yapsan ne etsen dönüp geleceğimiz gene aynı yer..O yüzden toparlan…

- Peki ama nasıl olacak bu?Görmüyor musun burunda kızardı,fırtına yakın,birazdan hıçkıracak boğaz …Sonrası kötü..Hem top yekün yorgun hissediyoruz kendimizi…

- Hadi sen Başak’ın kalbisin..Dik dur biraz ,dik dur ki o da durabilsin…



Her güzel şeyin bir sonu olduğunu milyonuncu kez öğrenen Başak’ın kalbi ile beyninin konuşması….


SAYAÇ

Sitenizesayac.com