17 Aralık 2010 Cuma

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİİİİN...

Öyle çok şeyle uğraşmak zorunda kaldım ki şu son dönemde size ancak şimdi bu kısacık öğle molasında haber verebiliyorum...

Biraz ani de olsa ,üzerine kapı arkası dedikoduları da edilse ,durdunuz durdunuz da kışın ayazını mı buldunuz dense de ve hatta muhtemel soğuğu hiç sevmeyen ben gelinlik ile donma noktasına gelecek te olsa;

EV-LE-Nİ-YO-RUM....

25 Aralık 2010 Cumartesi günü saat 18:45 te Kadıköy Evlendirme Dairesi A Salonunda ' Evet' diyeceğim , dışarıda yağan kara inat papatyadan taçlı duvağımla...

Kafam yoğun,kalbimin içi karışık...Evlilik gerçekten zor karar ...Hani hep filmlerde izlerdik.Kız adamın teklifine 'evet ' der ve birlikte sonsuz mutluluğa doğru yürürlerdi.Hatta bir sonraki sahne de gelinlik ve damatlıkla görürdük onları ya 'YALANMIŞ' ...

Hiç öyle olmuyor ,yapman gereken bir sürü iş, bulunması gereken onlarca orta yol,alttan alman gerekenler,üste çıkman icap edenler ... Yazsam roman olur derler ya öyle işte...Kaldı ki benim ki en radikal evlilik hikayelerinden biri.Malum ana yok baba yok,dolayısıyla çocuğumun mürvetini göreceğim diye ortalığı birbirine katan birileri de yok...

Neyse sonuçta bu deli kız ,gelecek cumartesi günü hayatında yeni bir sayfa açıyor.İlk satırı bir küçük 'Evet ' olacak olan bu yeni sayfada yer almak isteyen herkesi umutla bekliyor olacağım...

Sevgiyle Kalın...

23 Kasım 2010 Salı

Karar (lılık)


Aşkında bir tür hayata karşı kararlı olma durumu olduğunu hiç tahmin edemezdim...Ama öyleymiş.Mutlu olmaksa istediğin,önüne ne çıkarsa çıksın,maziden ne çıkıp bulursa bulsun seni aynı yolda yürüyebilmekmiş Aşk...


Tereddütsüz...Tereddüte yer yokmuş aşk'ta...Düşünmemek lazımmış.Kurallar koymamak,anı bozmamak,fedakar olmak,ben yerine biz demeyi öğrenmek lazımmış.


Biz olmak öyle yazıldığı gibi dillendirildiği gibi kolay değilmiş aslında.İki kişinin bir olmayı başardığı bir hayat;karşılıklı vazgeçişler,vaz geçerken kendine ait olandan yara almamayı başarabilmekmiş biz olmak...Esas olanın aşk olması,amacına yönelik davranmakmış aşk.Hesap yaparak işin içinden çıkılmazmış aşıksan eğer.Matematiği 1+1=1 miş aşk'ın...


Ve bugüne kadar saygı duyduğun tüm sevdiklerini kaldırıp atabilme kudretiymiş.Bazılarını en derininde saklama cesaretiymiş aşk ve gizleyebilmekmiş ötekinden ,yara almasın,bir an için şüphe duymasın diye senden...Ama masumca saklamakmış,değer verene değer verebilmek adına...


Adını unutmakmış aşkının,aşk olmasıymış adının...

Dünya tersine dönse de o yanındaysa ayakta durabileceğine inanmakmış aşk...

En yalnız olduğun an da bile iki kişi olduğunu hissetmekmiş aşk...


Aşk,aşkım'mış...

27 Ekim 2010 Çarşamba

Hayattan Sıkıldığım Anlar...


Bu aralar çokça depresifim...

Düşündüm taşındım ve bu aralar hayatın benle ilgili bir sorunu olduğuna karar verdim.Aslında belki de hep vardı.Doğduğum günden bu yana ...

İnsan akrabalarını seçebilse keşke ;ne bileyim belli bir yaşa gelince ,ağabeyini satılığa çıkarabilse mesela,yada daha duyarlı bir teyze satın alabilse kendine,sırf kendi problemlerini anlatan sonrada neyse işte böyle deyip telefonu kapatan kuzenini değiştirebilse uygun başka bir kuzen modeliyle...

Ama yok işte ,olmayınca olmuyor...Hal böyle olunca da kötü günlerinde yanında olduğun ama senin kötü gününde yanında olabilmeyi başarmak bir yana bir de başına kötülük getiren bir sürü yakının oluyor...

Arkadaşlara hiç gelmeyelim bile...Bu konuda hiçte yetenekli olduğum söylenemez çünkü.Bir türlü şu yakınlık derecesini oturtamayanlardanım.Bazen birilerine yetişeceğim derken ikiye bölüneceğimi hissediyorum...

* * *
Sigarayı bırakmak için bir ilaca başladım.Adı Champix...Başarılı olduğunu gördüğüm çok sayıda tanıdığım var ancak yan etkileri çok.Şizofren,paranoya,ajitasyon,aşırı saldırgan eğilimler ve depresyon başta geliyor...Sadece 30 gün kullanıyorsunuz...Bu gün 7.günüm...Yukarda anlaşılacağı üzere ben çok iyiyim...:)))

Ama bir de şöyle bakmak lazım ki ;ilaç belki de ne kadar b..tan bir hayatım olduğunu göstermiştir bana...

Velhasıl kelam bu kızın gene kaçası tuttu bu aralar...

Unutmadan ,korkmayın yanlız değil kaçışları artık...aşkısı yanında...

Sevgiyle Kalın

5 Ekim 2010 Salı

Teneke Varil


Bir varil lazım bana,şöyle büyücek bir tane.Kolay değil 31 seneyi yakacağım içinde...Sonunda ikna ettiler beni de,yeni bir yaşam için ,eskilerine veda etmeyi bilebilmeli insan...


Kimini sırtımda taşıdım en ağır yükten daha ağırdı,kimini kalbimde taşıdım yaraladığını bile bile...Kimi yüzümde bir yerlerde saklı,kimi gözlerimin taa içinde...


Neler var içinde bir bilseniz,ne çok eşya,ne çok anı,ne çok sevda,ne denli gözyaşı...Hırçınlıklarım,asiliklerim,ilk aşkım,nice hatam,kabahatlerim,cezalarım,gülümsediklerim ,kahkahalarım...


Kimi bir kitabın sayfa ayıracında saklı,kimi bir oyuncağın boynu bükük duruşunda,kimi sararmış bir fotoğrafta...Bazen bir sinema biletinde onlar,yada bir kaset kağıdında ve hatta eski ama sahibinin hiç kullanamadığı bir gitarın tellerinde saklı onlar...


Uzun uzun yazmaya gerek yok,şimdi veda valktidir...Hüzünle değil ama sevinerek,severek güle oynaya bir vedadır bu...


Bugüne kadar hep yanımda taşıdığım geçmişimden, kendimi hediye ettiğim adam için ,o beni en çok seven için,sevdiğini hem gözlerinin içinde,hem sözlerinin içinde bulabildiğim adam için vazgeçiyorum...


Kenara ayırdıklarım var elbet;annem ,babam ,can dostlarım,martı jonathan,kozalaklar,midye kabukları,misketlerim,çocukluğuma dair bir kaç güzel anı ve okul yıllarım...


Geri kalan herşeyi ,hayatımda ki en değerli şeyden daha az değerli oldukları için,bana onun kadar değer vermeyi başaramadıkları için ve belki de benim için o kadar değerli olmadıkları için siliyorum,yakıyorum,yırtıyorum...Geçmişte bana ,benden olana yapıldığı gibi yeni bir hayat için eskilerimden vazgeçiyorum...


Sevgiyle Kalın...


Not:Eski yazılarımda bu temizlik kampanyasına dahildir.:)

18 Eylül 2010 Cumartesi

Tuttum,bırakmam....


İçimde bir şey taşıyorum...

Adı yok...Huzursuz birşey ,yolunda gidememenin habercisi birşey

Bir şey var biliyorum,ama bulup çıkaramıyorum.

Sonunu başından bildiğim filmleri izler gibiyim...

Acıyacak canım sonunda hissediyorum,ama gene de...

Bu kez kaçmadan,bu kez korkmadan,bu kez tüketebilme umuduyla,

Buradayım,tam karşında,hemen yanında...

Tuttuğum o eli bırakmamaya kararlıyım.

Bu kez yolun sonu varsa eğer,

Oraya seninle varmaya kararlıyım...

Sadece dualarım var iç sesimi bastıran,sadece onlar,Tanrı'ya yakarışlarım var,

Kendi kendimi yalancı çıkarmak adına...


Bu kez tuttum,Bırakmam!!!

10 Eylül 2010 Cuma

İşte Geldim Burdayımmm...:)


Bu gün sonunda lütfedip ,bloğuma bir gireyim dedim...Birde ne göreyim ,herkesler bana küsmüş ,hatta blog'um bile bana küsmüş.Kendi derdimize düştük ,dünyada neler oldu unuttuk diye kızdım kendime...


Ama yağma yok,benden bir süre öyle düzenli uzun yazılar beklemeyin söyleyeyim şimdiden...Neden mi?


Nazar değecek ,birşeyler olacak ,bu iş bozulacak diye ödüm batlıyor ama söyleyeceğim;


EVLENİYORUM...:)


Çığlıklar ve tebrikler için lütfen cep telefonumu mesai saatleri dışında kullanınız,soru yağmurlarına gelince onun için hiç aramayınız.Valla vazgeçer başınıza kalırım ,bir on sene daha benim sümüklü yazılarımı okur hepbirlikte ağlarız...:)


Gene de kafada oluşacak bir kaç basit soruyu cevaplandırıyorum;


-Tarih henüz belli değil ;alternatiflerimiz var ...10.10.2010 gibi yada tanışma yıldönümümüz olan 21.12 gibi .Lakin bahar gelini olmayı hayal eden ben bu işlere pek gönüllü olmamakla birlikte ,31 senede bir kere buldum,kaçırmasam mı diye de düşünmüyor değilim...

-Damat bey asker ;Deniz Subayı ;Üstteğmen (yakında kıdemli olacak)(Nasıl havaya girmişim değil mi?)

-Kendileri benden genç ,1,5 yaş kadar,oğlak burcu .Kaptım çıtır kocayı :)

-Vee kendisiyle 21 Aralık'ta 7 . senesine girecek bir beraberliğimiz var.Nasıl yani demeyin,3,5 senelik büyük bir aşk ve 3 senelik bir ayrılık...

-Düğün yapmayı düşünmüyoruz...Israr etmeyin,bu konuda fikri sabitim.Ama elbette can dostlarımla nikah sonrası eğlenmeye gideceğiz.



Bu arada ,herşeyi burada tıkır tıkır yazdım ya ,aslında herşey bu kadar net ve günlük güneşlik değil...Maddi sorunlar,onun tayin durumu,belirsizlik,annemiz,nerde oturacağımız vs,vs...Yani anlayacağınız sıkıntılı bir süreç...Ehh ne diyelim işte nasip kısmet....


Bu vesile ile gecenin bu köründe Ramazan Bayramınızı tebrik ederim.Büyüklerimin ellerinden,küçüklerimin yanaklarından öper,yatağıma doğru giderim...


Herkese şeker tadında bayramlar...


Sevgiyle Kalın....

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ben'den Not ;


Hayır... Küsmüyorum hayata!
Sandığınız gibi değil...
Biraz canım sıkkın hepsi bu......
Topacı elinden alınmış çocuk gibiyim, özlüyorum sadece kaybettiğim oyunu...
Umutluyum ama! İsterseniz bakın gözlerime, ışıl ışıl...
Hep güzel şeyler düşünüyorum...
Aydınlık yakın...Biri tutuyor elimden, diyor ki "Sabret!"
Bende var olan şey mutsuzluk değil, bir parça sükunet...''


Şimdilik Sevgiyle Kalın....

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Bambaşka Bir Hayat…


Hayaller kuruyorum ikimizin üzerine,dile getirmeye korktuğum ama gerçekleşmeleri için can attığım hayaller…


Hayaller kuruyorum;her şeyi ,herkesi karşıma aldığım ,bir tek seni yanımda tuttuğum hayaller…


Hayatım boyunca tercih ettiklerimi değiştiriyorum bu aralar.Geç kalınmış bir hayatı,geç kalınmış bir aşkla kucaklamaya hazırlanıyorum bu aralar.Ertelediklerimi raftan indiriyorum,beni ben olduğum için seven tek adam yanımda kalsın diye dualar ediyorum.

Sense çok sevmekle kaçıp gitmek arasında ,bir bakışımla değiştirebildiğim dünyanda gel gitlerinle hem kendini hem beni öldürüp öldürüp diriltiyorsun yeniden.Hesaplar yapıyorsun içinde ,beni yargılıyorsun,beni asıyorsun.Ama insan kendine kıyamaz ya bana kıyamıyorsun.


Bir sesin (m)le ,bir bakışın (m)la ,bir dokunuşun(m)la dünyayı değiştirirken,kimselere nasip olmayan böylesine büyük bir aşkın girdabında gidip geliyoruz seninle…Her gidişinde bin kere ölüyorum ben,her gelişinde şükür ediyorum var olduğuna,Yaradan’a dualar ediyorum seni benim için yarattığı için…


Seni düşünüyorum,dalıp dalıp uzaklara gidiyorum.İçimdeki duygulara ben bile hayret ediyorum.Senin için ,sırf seninle olabilmek için bütün hayatımı sil baştan değiştirmeye niyet ediyorum…


Dualarım kabul ola….


23 Temmuz 2010 Cuma

Git.!!


Hatırlıyor musun ?

Üç sene önceydi,beni aldatıp,hayatın içine öyle savunmasız öyle güvensiz öyle çaresiz bırakıp gitmenden hemen sonra ...İş yerime gelmiştin,soğuk bir kış günüydü ,sen ağlıyordun ,ben çileden çıkmıştım .

Sen ağlıyordun ,ben onca sene 'erkeğim' dediğim adamın diz çökmüş önümde ağlayan hallerine dayanamıyordum.Neye kızacağımı şaşırmış bir halde 'yeter rezil etme artık beni' diye bağırıyordum sana...

Seneler sonra defalarca kızdın bana o gün yaptıklarım için.Dikenli sözler söyledin en az bin kez kırılabileceğimi aklına getirmeden...

Ve dün gece sen ve ben seneler öncesinde o yaşanan güne geri döndük adeta.Ama tek bir farkla sen bendin bu kez bense sen...

Öğrenmek istediğin gerçekler uğruna yada daha dürüstçesi korkuların uğruna o çok sevdiğin kadını ,gözbebeğini,canının parçasını yerlerde sürüyebildin.Ve hatta yürüyebilecek mecali yokken beni rezil ediyorsun deyip kovabildin...

Ben yazarken utanıyorum.Bu sen misin sevgilim?Deli gibi sevdiğim ,seviştiğim,bitmeyen bir aşk beslediğim,affettiğim ,tek bir sarılışı için can teslim ettiğim...Bu sen misin sevgilim?Bağırıyorum şimdi duyuyor musun beni?

Nasıl harcadın sen bizi?Neye bedel ettin sevgimizi?Neyin intikamını aldın benim etimden?Yorulmadın mı en güzel anların ardından her seferinde canımı yakmaktan?Ben miyim seni böyle biri yapan sevgilim?

Bensem;bir intihar mektubu yazayım altına imzamı atayım,çek vur beni tek seferde senin elinden olsun ölümüm.Böylesi ölmek değil çünkü ,böylesi sürünmek...

Tanrı pek az insana nasip eder sevgilim,bizim birbirimize dokunduğumuzda hissettiğimiz şeyi.Ve sen o büyük, o uğruna bir ömür harcanan armağanı tüketiyorsun sevgilim.Sen hem kendi canına hem cananına kastediyorsun sevgilim.Sen bir acısan ben bin,ben bir acısam sen bin acırken sen ikimizi birden yok etmeye meğil ediyorsun sevgilim.

Git aşkım git! Göre göre avuçlarından kayıp düşüşümü bile bile yeryüzünden benden birtane daha bulamayacağını ,beni yaka yaka,git sevgilim git!!!

Git ;bütün dünya koca bir aptal olduğunu düşünecek senin ama sen git.!Kimseleri dinleme ,kalbinin sesine kapat kulaklarını ,sakın ardınada bakma ve sakın geri dönme...

Git aşkım git ,dönmemecesine uzaklaş benden...Aklının köşelerinde kalmasın, benden tek bir anı ,yak beni ,yok et beni,bırak beni...Ama sakın geri dönme bana...

Git aşkım GİT...

20 Temmuz 2010 Salı

YARDIM -ÖNEMLİ!!!


BAŞAK HN,

4 YAŞINDAKİ KIZ ÇOCUGUM BUNDAN 3 AY ÖNCE LÖSEMİ HASTALIGINA YAKALANDI .ŞU AN BU AMANSIZ HASTALIĞI ANKARA ONKOLOJİ HASTANESİNDE TEDAVİSİNİ GÖRMEKTEDİR.BU HASTALIK ÇOK PAHALI VE MASRAFLI BİR HASTALIKTIR.BÜTCEMİNDE KISITLI OLMASINDAN DOLAYI SİZDEN KIZIM İÇİN HEM MANEVİ HEMDE MADDİ YARDIMLARINIZIN BİR UMUT OLMASINI TEMENNİ EDERİM.YARDIM ETMEK İSTERSENİZ AŞAGIDA HESAP NUMARALARIMI BULABİLİRSİNİZ.


MERZİFON HALK BANKASI

MERZİFON ŞUBESİ

ŞUBE KODU : 301

HESAP NO : 01004577

HESAP İSMİ : MURAT ŞAHİN

YARDIMLARINIZ İÇİN ŞİMDİDEN TEŞK


Bu maili bu sabah uzun yıllardır çalıştığım bir firmanın satın alma sorumlusu olan beyefendiden aldım.İçim sızladı.Yani her gün bilgisayarlarımıza düşen gerçekliğinden şüphelendiğimiz maillerden biri kesinlikle değil.Hal böyle olunca gönül zenginliğini bildiğim siz dostlarımla paylaşmak istedim.Açıkcası Murat beyden izin de istemedim çünkü belki de utanır izin vermezdi.Bana yolladığı maili bile nasıl güçlükle yazdığını ama bir tarafta evladının sağlığının ağır geldiğini hissedebildim.

Şu an bu sayfayı okuyorsanız eğer lütfen öylesine okuyup geçmeyin.2 dakikanızı ayırın 4 yaşında bir kız çocuğunuz olduğunu ve lösemiyle mücadele ettiğini hayel edin.Çaresizliği hissedin ve hayatımda ilk kez böyle bir şey istiyorum ki ,sizin için küçücükte olsa elinizden gelen minik yardımlarınızı esirgemeyin.Çünkü o minicik yardımlar birleşirse belki de hayal edebileceğimizden daha fazla işe yarar...

Lütfen duyarsız kalmayalım!!!

Şimdiden herkese teşekkür ederim...


15 Temmuz 2010 Perşembe

Mektup..


Aşkım,

Öyle ya şu hayatta bir tek sana ‘aşkım’ dedim ben dolu dolu.Sevgilim değil,canım değil,hayatım değil,aşkım dedim ben sana .Aşk’tın çünkü…Aşkın en koyusu, en karası..

Sol elimin yüzük parmağında bir boşluk var son birkaç dakikadır.O boşluk ki can acıtan,o boşluk ki boğazda yumru,o boşluk ki tende sızı,gönülde yara..O boşluk ki adı sen;yani ben.

Kendimi sever gibi seviyorum seni demiştin bana.Şimdi anladın mı demiştin sana sarılmak kendime sarılmak gibi;sen bensin demiştin.Sen üzülsen ,sen bir ben bin yanarım demiştin.Demiştin de şimdi nerdesin?

Gururun mu girdi aramıza ,senin erkeklik gururu dediğin şey mi aramıza ördüğün duvarın adı.Bu hayvani şeyin adı ;tenime aç ,ruhuma tok şeyin adı erkeklik gururumu???

İstemez aşkım erkek olma sen bizim için,çocuk kal.Eskisi gibi çocuk ol,öyle sevdim ben seni.İstemez sevgilim kadınına sahip olamayan bu erkeklik anlayışını …Yakışmaz bize…Sıradanlaştırma beni,Onlarcasından biri değilim ki ben senin için?Düşürme beni,aşk çirkinleştirmemeli girdiği bedeni…

Ben ki her şeyi göze almış,her şeyi unutmuş,en büyük günahını affetmiş,tüm dünyayı karşısına almış öyle cesur öyle yürekli öyle aşık dururken karşında,sen misin bu ardına bakmadan kaçmaya çalışan yüreksiz adam?

İşte sen şimdi beni ikinci kez öldürdün aşkım,sevdam…

Kadının…

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Ben…


Ben böyle değildim aslında…Ne oldu bana? Her şeye karşı isteğimi kaybettim,üstelik yazı yazmakta buna dahil.Dost blogları geziyorum,okuyorum,cevap yazamıyorum.Yazacak kelimeleri bulamıyorum.


Fotoğraf makinemin boynu bükük,martılar bana küsmüş,poz vermez olmuşlar artık bana.Bir türlü yola vuramıyorum kendimi,hep var bir bahane…


Omzumda kocaman kocaman yükler,sırtım bükülmüş hanidir altında ,artık taşımaz olmuş.Güvendiğim tüm dağlara taş yağmış,ben yine de güvenmeye devam etmişim.Çevremdeki herkesin beni sömürmesine izin vermişim,azıcık sevgi karşılığında gözlerimi yummuş gerçekleri görmez olmuşum.


Aşk dediklerim için alışkanlık olmuşum,ezbere sevmişler beni ,yalan olmuş tüm sevişmeler fark etmez olmuşum.


Hayel kurmuşum hep bir kenarda ama o hayelleri de erteler olmuşum,sanki çok uzunmuş gibi ömrüm.Tekleyen kalbimin sesini,damarlarımda ki kanın tükenişini duymaz olmuşum.


Herkese ağlamayı bilemediğimden yalandan gülebilmeyi,iyiyim ben diyebilmeyi öğrenir olmuşum.Ayağım tökezleyip düştüğümde el uzatan olmadığından güçlü görünmeyi de,bedellerini de iyi bilir olmuşum…


Birileri çocukluğumu,birileri gençliğimi çalmış,arkasında durduğum tek gerçeğim kalmamış ben hesap sormayı unutur olmuşum…


En nihayet sonunda ben kocaman bir yazık olmuşum…

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Meğer…


Meğer sen bensizliğe alışmışsın sevgili...
Bensiz ,o en sevdiğin olmadan yaşayabilir olmuşsun artık...
Yokluğuma varlığımı yeğler olmuşsun
Sen beni unutmuşsun sevgili...
Görünce gelir olmuşum aklına
Gözlerim olmadan yaşayabilmeyi öğrenmişsin sen,
Benim aksine,
Denemek ister olmuşun bensiz bir hayatı...
Bensiz nefes alabilmeyi öğretmişsin kendine geçen oncacık zamanda
Mutlu değilmişsin,ama benim yokluğum mutsuz yaşayabilmeyi
Öğretmiş meğer sana...
Meğer sen beni
Benim seni sevdiğim gibi,
Herşeye rağmen herşeye karşı,tüm zorlukların karşısında durabilecek
Olmazları olur yapabilecek kadar sevmemişin be sevgili....

1 Temmuz 2010 Perşembe

Biliyorum Geleceksin…


Parmağımda bir yüzük…
Aklımda mazi…

Biliyorum geleceksin.Sen yapamazsın bensiz.Sen sevemezsin benden başka,benim gibi,beni sevdiğin gibi…

Biliyorum geleceksin,arkanı dönüp gidemezsin bana,kayıtsız kalamazsın sen bana.Sıradan değilim ki senin için…

Biliyorum geleceksin,çünkü gördüm gözlerinde.Sende ki beni gördüm o gece,hala diri hala taze…

Biliyorum geleceksin.Bir kez dokundum ya ben sana,istesen de silemezsin izlerimi,kirliyiz artık ikimizde…

Biliyorum geleceksin,yastığımda kokun eşlik ederken hala bana her gece nasıl gidebilirsin ki?

Biliyorum geleceksin,nedir bu kavga kendinle ettiğin?
Biliyorum geleceksin ,yenil artık kendine…

Gözüm yolda
Kulağım kapıda
Biliyorum geleceksin…

29 Haziran 2010 Salı

Yazık Olmadan Önce…

Aşık mısınız?


Ne şans ama daha büyük şans sevdiğiniz insanın da sizi seviyor olmasıdır.Hatta bence bir büyük mucizedir bu,ama anlamazsınız o an.Sıradan gelir, öyle ya her gün bir sürü insan bir sürü insanı seviyor …


Yada sevdiğini sanıyor!


Ben gerçek aşkı soruyorum.Kalpten kalbe bağ yapan,koparmak istesen de koparamayacağın yıllara meydan okuyabilecek ve hatta gün gelecek sana rağmen,seni sorgulayabilecek o kuvvetli duygudan bahsediyorum…


Öyle hissediyorsan eğer ve hala yanındaysa o kişi;dur ve beni dinle insanoğlu!!!


‘Tek bir hata yaparsan eğer tek affı olmayacak,kabullenilmeyecek hata,sırf kendini yakmayacaksın bunu bil.Tek yakacağın ömür senin ki olmayacak,hiç günahı olmadığı halde seninle birlikte bir başkasının da ömründen çalacaksın .O mutlu olur nasılsa hak yerini bulur deme çünkü bulmayacak! Umutsuzca seni arayacak her senden sonra karşısına çıkan bedende.Kendisi,kendi olmaktan çıksa da vazgeçmeyecek her sabah ‘Neden oldu bunlar ben bir şey yapmadım ki?’ diye sormaktan aynanın karşısında.


Senin o canını yaktığın beden ,bilmeden nice canlar yakacak,uslanmayacak,durulmayacak.Dönmek isteyecek tekrar sana,ama ne kadar denese de içinde hep bir şeyler seni gördükçe canını acıtacak.Ona yaşanılanları anımsatacak.Sen göreceksin onu ,yanında başkaları olacak,sanacaksın ki mutlu,oysa o hiç senin yanında ki gibi mutlu olamayacak.


Sonunda bir gün tüm gururunu ayaklarının altına alacak,bir belirsiz vesileyi bahane yapacak,tasını tarağını toplayıp ,geride her şeyini bırakarak gelip karşına oturacak.’Sana geldim ,ben seninmişim ,gel al beni geri ,yoruldum seni başkalarında aramaktan diyecek…


Ve sen ,ikinci hatanı yapıp ,gururuna yediremeyip ,o deli gibi sevdiğini,o dokunsa içinde volkanlar patlatanı ,gözünden yaş aksa ,sende sel olup gideni geri çevireceksin !!!


Sakın YAPMA! Çünkü sana da ona da çok yazık olacak…


Sakın yapma çünkü o kadın sonunda bir gün seni ,seninle aldatacak!!!



27 Haziran 2010 Pazar

31+1 İyi ki Doğdum...


31+1'im bugün ...
Ve 0' dan bu yana yanımda olan ,
Beni hiç yanıltmayan,omzunda ağladığım, Kahkahalarımla kulaklarını çınlattığım,sarhoş olup başını şişirdiğim,aklıma koyduğumu yapacağım deyip başına bela açtıklarıma tüm deliliklerime tahammül eden o en güzel insanlara ,dostlarıma,
Ana yarıma,iki güzel kardeşim;kuzenlerime,canım abime,yanımda olamasalarda mesafelere karşı dost kalan çocukluk arkadaşlarıma

Hayatımın güzel ve deli kadınları Burcu ve Pembe 'me

kilometrelerce
öteden başka bir dilde iyi dileklerini yollayan yol arkadaşlarıma,tüm
aşklarıma gönülden teşekkür ederim...Beni ben yapan sizlersiniz!İyi ki varsınız...

Anneciğim ve babacığım;küçük kızınız 31 oldu !Hala asi,hala deli...

Keşke yanımda olabilseydiniz...

Hepinizi çok seviyorum ...

Ayşe Başak Başol

23 Haziran 2010 Çarşamba

Çünkü Ayrılanlar Hala Sevgili…


Gece 00:29


Gökyüzü bir aydınlanıveriyor bir karalıyor.Gök gürültülerini ,şimşekler kovalıyor…


Bilirsin sevmem ben gök gürültüsünü,korkutur beni hep.Üstelik nice sıkıntıya da gebeyim,içten içe biliyorum olacakları…


Bile bile ateşe yürümek benimkisi.İlle yenik düşme isteği bu bende ki…


Ama işte içimde bir yerlerde bir umut var.Küçücük bir umut,hani tutsan ellerimi,döndürsen zamanı eskiye, o en mutlu günlerime,bulsan getirsen eski beni,bana!


Hani diyorum bu kez de sen kaçırmasan o treni,yensen gururunu,yok olmaz demesen.


Hani eskisi gibi olsa her şey,başımı yaslayınca omzuna unutsam ne var ne yok her şeyi…


Hani karışsa gene uykum,uykuna..

Hani yokluğun cehennem olsa ,varlığın cennetten bir köşe..

Sevsen beni gene ,canın gibi,candan öte…

Hani diyorum olmaz mı?


Yollarda duruyorum,düşüncelerime düşünce katıyorum

Soruyorum kendime

Bu mu isteğin ,gerçek mi?

Yoksa şimdi çıksa gelse gene kaçacak mısın?

Gelmediği için mi bunca ısrarın…


Yok diyor içim ,yok istiyorum diyor

Getir onu bana diyor

Getir getirmezsen susmam,uyutmam!

Huzurun olmaz ,hep bir gölge olurum diyor tüm mutlu anlarına…

Getir onu bana diyor içim…


Ne yaparsın işte ben böyleyim…!


22 Haziran 2010 Salı

Yazmadan Geçemedim!!!


FİLİSTİN için yırtındınız da...
Şimdi niçin ortalıkta yoksunuz?..
Niçin sesiniz çıkmıyor?..
Niçin televizyonları çağırıp iki parmağınızı birden sallamıyorsunuz?.. Niçin dünyayı ayağa kaldırmıyorsunuz?..
Nerdesiniz?..
*
Dün kadın okurum, attığı e-mail’de “Yaban güvercinlerini vurdular yine” diyordu...
Her şartta Mavi Marmara gemisinde ölenlerden kat be kat fazla gelen ilk haberlere göre vurulan Mehmetçiklerin sayısı...
Tabii ki onlara da yanmıştı yüreği, vicdanı olan herkes gibi... Ama yaban güvercinleri; bir pis siyasi planın, gemiye doldurulmuş kurbanları olarak ölmediler...
Ya da Filistin toprakları için...
Onlar; yurt topraklarını beklerken, Türkiye rahat uyusun diye, o gece karanlığında vatanları için canlarını verdiler...
*
İyi ama niçin o yeşil bayraklı kalabalıklar Kızılay’a-Taksim’e çıkıp bağırmıyorlar?..
Niçin yurdun dört bir yanında aynı anda mitingler başlamıyor?..
Niçin dinci yazarlar megafonları alıp tepinmiyorlar?..
Niçin toplu gıyabi namazlar kılınmıyor?..
Niçin sesi çıkmıyor mollanın?..
*
Niçin “Dünyayı başlarına yıkarız” diye parmağını dört bir yana sallamıyor ve acele hastanelere koşmuyor Başbakan?..
Hani “van minüt” mü ne?..
Bülent Arınç niçin televizyona çıkıp ağlamıyor?..
Dün “Genelkurmay’dan açıklama bekliyorum” diyebilen TBMM Başkanı, niçin o açıklamayı “açılım”ın mimarı Başbakan’dan isteyemiyor?..
O iktidar milletvekilleri niçin gözlerini sile sile koşup birer çılgına dönmüyorlar?..
Niçin acil kriz toplantıları yapılmıyor?..
Niçin belediye otobüsleri, şehirlerin meydanlarına sembolik “cihat” için bedava insan taşımıyorlar?..
Nerdesiniz?...
Nerde?..

************************
Bekir Coşkun
20 / 06 / 2010
( Habertürk )

17 Haziran 2010 Perşembe

Tekerlekli Sandalye


Haydarpaşa Numune Hastanesi Acil servis
Saat :23:30
Can dostlarımdan birinin kardeşi rahatsız,atlayıp geldik hastaneye.
Sırada bekliyoruz.
Gözüm takılıyor birden gelen dört tekerli sandalyeye...

Kolum kanadım kırılıyor ona bakarken öyle,
Önce Cerrahpaşanın koridorlarına sonra baba evime götürüyor beni sandalye...
Ve en sonunda sahibini morga,
Kendisini hastaneye bağışladığım güne...

İçim parçalanıyor,
Güçlü durmalıyım ama yine
Şimdi salsam gözyaşlarımı,kim anlar ki halimi,
Bir omuz arıyorum başımı yaslayacak
Bir omuz,tanıdık,güvenli,korunaklı
Sadece o anlığına da olsa sıkı dur ben buradayım diyecek bir omuz
Telefona sarılıyorum gözüm kara
Daha dün değilmiş gibi görüşmeyelim bir daha dediğin
Açmıyorsun telefonu..
Ben gene kırılıyorum,
Bir sen vardın sanmıştım oysa ben,
Ne olursa olsun var olacak yanımda,
Ne yaparsam yapayım sevecek her şeye rağmen beni...


Dönüş yoluna geçtiğimde
Bunca gündür biriktirdiklerim patlayıveriyorlar adeta
Küçük bir kız çocuğu gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyorum arabanın içinde
Ağzımdan çıkansa tek kelime;
Annem!!!

15 Haziran 2010 Salı

Geçmişten…


Evimizi taşıdığım gün yanımda başka bir adam vardı.Beni çok seven başka bir adam.Neden bu kadar hüzünlendiğimi anlamazlığa vurmaya çalışarak yardım etmek istemişti bana.Oysa ben dilime bir şarkıyı pelesenk etmiş,taşmaya hazır dolu gözlerle son kez vedalaşıyodum evimizle...

Ve seninle...

Ben o eve ne o adamı ne bir başka adamı sokmadım sevgilim.Orası hep bizim evimiz olarak kaldı.O eve ilk taşındığım gece seninle tanıştığım geceydi ve 3 sene sonra o evden taşınırken de sen benden gitmiş olsanda hala bizim evimizdi.

Hani sen bana hep derdin ya' sen benim miladımsın' diye asıl sen benim hayatımda bir milattın ama ben bunu çok sonra anladım.Ben o evden çıktığım gün ,ben olmaktan da çıktım aslında.Öyle bir yerimden kırdın ki beni asla eskisi gibi olmadım ben.Daha acısı asla eskisi gibi sevemedim ben.Bir yerim sakat kaldı,bir yerim mapus hala sana.

Duymak istedin hep ,söyleyeyim; çok sevdim ben seni,gözü kara sevdim hemde.Öyle ki başka hiç kimseyi yokluğuna rağmen göremeyecek kadar çok sevdim,bir çocuğu sever gibi sevdim seni.Sorumluydum sanki sana.İşim,bebeğim,emeğimdin sen...Büyümeni bekledim hep;büyümedin!

Senden sonra hep birşeylerden intikam alır gibi sevdim ben.Hep temkinli hep sorgulayarak...Bırakmadım hiç kendimi ,güvenmedim kimseye ,güvendiğim de çok geç kalmıştım zaten ...

Senden sonra ne zaman aşkım desem birine hep aklıma sen geldin.Ondandı hep gidiş gelişlerim;aşk benim için sendin.Ve sanırım o büyük aşkla biz, lanetlendik.


Cihadiye cad.Deniz sok Deniz apt.No:4 D:6 --- Araç kaskosunun üzerinde bu adresi görüp yamulan Başak'ın yazdıklarıdır!




13 Haziran 2010 Pazar

Suçumuz:Bekar Olmak!


30 lu yaşlarınızın başına varmışsanız eğer,
Ve hala hazırda bir damat adayı yoksa yanınızda arzı endam eden
Yandınız siz!!!

Hiçbir yere sığdıramazlar sizi
Çiftler ayrılmasın diye masada yer değiştirmekle başlar hikayeniz
Çok sevgili aileniz bile ne kadar incindiğinizi görmezden gelip
Ulu orta evde kalmış kız kurusu esprileri yapar yüzünüze...
Görmezler yada görmezden gelirler
Ne kadar incindiğinizi

Oysa siz zaten başkalarının çocuklarını sevmekten usanmışsınızdır belki
Yada başkalarının düğünlerini organize etmekten
Gene de göstermezsiniz kırıklarınızı
Belki de korkarsınız daha da incitilmekten

Apartmanda sürekli gözetlenen kişisinizdir.
Öyle ya yalnız kadın
Potansiyel O... adayı...
İşyerinizde de pek farklı değildir durum,
Müşterileriniz bile hafiften dalga geçer
Hala mı bekarsınız siz diye!
Allah'tan forsunuz vardır da sesleri öteye çıkmaz...

Markette çocuklu kadınlara
Minübüste hamile kadınlara
Sinemada ayrı düşmüş çiftlere yer verirsiniz.
Siz yalnız olansınızdır ve bu yüzden sesiniz çıkmamalıdır.
Yanınızda kocanız yoksa birey bile değilsinizdir.
İstediğiniz kadar kariyer yapmış
Kendi ayaklarınızın üzerinde durun
Durum değişmez
Suçlusunuzdur bir kere...
Çaresi yok...

Suçunuz mu?

Bekar olmak...

8 Haziran 2010 Salı

Hayatta bazen birileri
Sizi hayatınıza giren herkesden daha çok sevdiğini söyleyebilir.
Tek özlemlerinin siz olduğunu
Gözünüzden bir damla yaş aksa
Canları yanacağını
Sizi hiç unutamadıklarını
Yaptıkları hatayı anladıklarını
Söyleyebilir...

Ve hatta bir şans daha isteyebilir...

Ama onlar aslında egolarına aşıktır;
Sizin asla onaramayacağı şekilde yüzde yüz haklı olarak incittiğiniz egolarına...

Ve o yüzden de ikinci bir şansı verdiğiniz anda
Sizden hınç almak isteyeceklerdir...
Önlerinde eğilseniz bile,
Değişmeyecek tek bir gerçek vardır;
O da onların vakti zamanında işledikleri günahtır....


Maziden bir şarkı...

6 Haziran 2010 Pazar

Bridget Jones ve Ben …


Yengeç kabuğuna girdi gene…Çıkarabilene aşk olsun.Geçmişim ve geleceğim elele vermiş aşağı çekmekteler beni bu aralar.Artık ben bile gülüyorum düştüğüm bu hallere.Saçmaladığımın,tutarsız hareketlerimin pekala farkındayım ama gel gelelim düzeltemiyorum bir türlü kendimi.

Eskiden keyifle yaptığım pek çok şeyden haz etmiyorum bu aralar.Fotoğraf makinesiyle hanidir küsüz mesela,blogla bile pek ilgilendiğim söylenemez.Hadi Başak diyorum kendime hadi sıyrır kabuğundan,karış hayata…Yok bir şeyler engel bana…


Dün gece elime nerden geçtiyse kendimi biraz eğlendireyim diye Bridget Jones’un Günlüğünü izledim.Aman Allahım! Bridget Jones’un değil Başak Başol’un günlüğünü çekmişler adeta.Acıdım kendime,uzaktan bakma fırsatı yakaladım sayesinde…


Öyle ya birkaç hafta sonra 31. yaş gününü kutlayacak bekar bir bayan olarak bende tıpkı Bridget gibi sürekli evlilik konusunda şaka yapılan,evde kalmış kız kurusu muamelesi gören,her ne kadar bu tür şakalara gülüp geçse de psikolojisi etkilenen,o panikle saçma sapan hareketler yapan,hep yanlış kararlar veren,hep yanlış adamları seven o gariban 30 yaş üstü aptallardan biriyim.


Yok,yok şimdi beni teselli etmek için ‘senin kıymetini bilmeyenler üzülsün ‘falan demeyin sakın.Yahu bu adamların hepsi mi kötü,hepsi mi yanlış ,hepsi mi berbat insanlardı.Bir ben miydim bunca yıldır doğru olduğu halde tek doğru insanı hayatına çekememiş olan.Kandırmayalım kendimizi artık isterseniz.Artık benim gibi sizlerinde aynanın karşısına geçip kendini eleştirme zamanı;


1- İşkolik manyağın biriyim.

2- Hayatımda hiçbir şekilde başarısızlığa tahammülüm yok.Ne kendim ne yanımdakiler için

3- Çok konuşuyorum

4- Detaycı ve fazlasıyla plancıyım .Daha beteri planın dışına çıkıldı mı hayat benim için cehennem.

5- Güvensizim,şüpheciyim.(Bunun için tecrübeyle edinilmiş haklı sebeplerim var ama)

6- Aceleciyim.Durağanlıktan hiç hoşlanmıyorum,sırf bu yüzden düzgün giden bir ilişkide kavga çıkarttığım olmuştur.

7- Kabul etmeliyim arabesk yanlarım var.

8- Olmazsa olmazlarım var.(Örnek:yaptığım yemeklere laf söylemeyi aklınızdan bile geçirmeyin çünkü ben yedi kuşaktan muhteşem bir aşçıyım!!!)(Aslında değilim hatta yumurta kırmayı beceremediğim günler olmuştur)

9- Kavgacıyım ve daha kötüsü küfürbazım.


Bunlar benim içimin el verip te yazabildikleri…Sorsanız kimbilir daha hakkımda neler söylerler.


Şimdi siz söyleyin kim haklı kim haksız…Ben miyim mükemmel yoksa onlar mı?

2 Haziran 2010 Çarşamba

Aslında yazmayacaktım…


Bunca gündür bekledim…

Sessiz,sedasız..

Olduğum yerde ,hayatın sürükleyişine bırakarak..

Yarı endişeli,bolca vurdumduymaz

Sormadım kendime hiç…

Kızmadım da bu kez.

Alışıla gelmiş bir şeymiş gibi topladım tek tek anılarını evden…

Yok dedim ,bitti…


Sonra bekledim de

Hani bir yerde bir şeyler diyecek diye

Benim anlayamadığımı,göremediğimi anlatacak diye…

Güzel bahaneler yarattım kafamda

Sırf sen haklı çıkasın diye…

İnsanlar güldü bahanelerime,

Ben gene de bekledim…

Sevgiden öte saygı duymuştum ya

Mutlaka olmalıydı bir şey;bir dert ,bir keder..

Bana anlatılmayan ama benden bir süre uzaklaşmaya uygun bir sebep…


Olmalıydı,sana yakışmazdı başka türlüsü

Seni hayatına alan bana hiç yakışmazdı…

Bekledim o yüzden

Her gün biraz daha uzak ve kırılgan

Bekledim ….


Sonra mı ne oldu?


Sesimi beğenmedin….


Not:Üzerine yazılacak daha fazla her şey beni incitmekten seni küçültmekten öteye gitmezdi.Senin bana layık görmediğin değeri ben sana verdim.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Gizli


Gece yarısını geçeli çok olmuş,yatağımda dönüp duruyordum uyumaya çalışarak.Sonra birden caddeden o ses kopup geliyor kulağıma;


- En büyük asker bizim asker….!


Ve gene akıyor gözyaşlarım,tutamıyorum….


Bu sayfalara hemen hemen hiç yazmadım seni.Hep sakladım.Sen hep bana kalandın çünkü.Ben seni hep kendime sakladım.


Seni askere uğurlayalı kaç yıl geçti?Bu sene 12 oldu sanırım.Ben hala nerde duysam yada görsem bir asker uğurlamasını ağlarım.Hiç söylemedim sana,zaten bilirsin sen beni ,ben sen üzülme diye pek çok şeyi söylemem sana,saklarım.Ama sen bir baksan gözlerimin içine anlarsın ,söylediklerimi ve söylemediğim her ne varsa…


12 koca sene…


Asker ocağında kestirmiştin saçlarını ben görüp üzülmeyeyim diye,ne çok severdim uzun saçlarını.Aynı gün senden çok uzakta ,İstanbul da bende gidip kısacık kestirmiştim saçlarımı .Annemin kalbine inmişti beni öyle görünce …


Hala bana yazdığın tüm mektupları saklıyorum.Kelimesi kelimesine ezberimde ama arada alıp gene de okuyorum.Okuyup katıla katıla ağlıyorum.


Sen hayatımda değiştirmek istediğim tek şey,belki de tek gerçek günahım,affedilmez hatam ve beni bu koca dünyada gerçekten seven tek adamsın.


Gene de şanslıyım diyorum.Benim gerçek bir beyaz atlı prensim oldu.Aşkı gerçek bir Romeo ile tattım ve belki de o yüzden senden sonra hiç kimse bana öyle hissettiremedi.


Sen benim çocukluğum,sen benim en saf yanım,sen benim inatçılığım,hayata bağırışlarım…Ne çok şeyimi bıraktım ben sende.Hepsi bir yana galiba kalbimi bıraktım sende,ondan mutluluğu bulamayışım…


Ne çok eleştirirdin beni,ne çok tartışırdık seninle.Ama bilirdim,ne yaparsam yapayım ardımdasındır ve gurur duyarsın benimle.Ölesiye savaşırdım hayatla ve benim bu azmimle gurur duyardın sen gizli gizli…


Uzun zaman oldu aramıyorsun beni.Şimdi yazdım ya bunu ,ararsın bugün yarın.Beni sorarsan ,bildiğin gibiyim.Yüzüm güleç ama içimi sorma.Doğru düzgün yemek yemiyorum bu aralar ,söz vermiştim bırakacağım sigarayı diye ama galiba o beni bırakacak sonunda.İlaçlarımı soracaksın;biliyor musun senden başka kimse sormaz.Bir sen bir de annem sorar (dı)


Sen nasılsın demeyeceğim.Çünkü biliyorum tek dayanağın küçük kızın.Oysa nasıl isterdim daha mutlu olabilmeni.Çünkü sen hakkedensin,bizim hikayemiz de mutluluğu hakketmeyen,kötü olan bendim.


Ama biliyorum,hala bir çocuğun gülümsemesinde ,dersaneye giden kısa saçlı bir kızın asiliğinde,bir martının kanadında ,köşe başlarında anket yaparak para kazanmaya çalışan gençlerin yüzlerinde beni aramaktasın.


Ama biliyorum,ne acı ki zaman geri alınmıyor ve bazı şeylerin çaresi de bulunmuyor.Hayat bize her gün yeni süprizler hazırlıyor ve biz her bir seçimimizde bir sürü güzel şeyi terk etmek zorunda kalıyoruz.Ve hayat devam ediyor…

SAYAÇ

Sitenizesayac.com