8 Ekim 2009 Perşembe

Yayınlamadıklarımdan; Sessiz Gemi II



Sevdiğim,

Bu kez yıllar sonra okurken senin ağlayabileceğin bir mektup yazıyorum sana.Yazarken de kendim ağlıyorum.

Aslında ne hissettiğimi kendimde bilmiyorum.İçimde bir fırtına hazırlığı var.Koptu kopacak farkındayım.Boğazımda düğümler var.Keşke biran evvel kopsa o fırtına,keşke uyutmamayı başarsam kendimi.Telaşlıyım,bir an evvel dibe vurmak istiyorum ki o kadar çabuk yukarı çıkayım tekrar.Ama bilirsin ben güçlü durmayı severim.İçimde bir şey dik dur diyor işte.Azar azar ölüyorum ben sevdiğim.

Allah’a sığınıyorum.Neden diyorum?Neden yollarımız bir çakışıp bir ayrılıyor bizim.Ve dua ediyorum bir daha yaşamayalım diye bu acıyı.Biliyorum bu şehrin bir yerinde sen de perişansın şimdi.Muhtemelen içiyorsun,içip içip kederleniyorsun.Üzme kendini,ben kıyamam ki sana.Beni bilirsin kendimden önce başkasına öfkelenirim,unut söylediklerimi.O kadar acıyordu ki canım,acıtmak istedim belki de seni.

Küçüğüm,ben seni çok sevdim.Ben seni iki kere çok sevdim,ikisinde de kaybettim.Ama ne olur bari bu kez sen üzülme.Yaralarımız sarılacak elbette.Gülümsemeyi öğrenecek yüzlerimiz.Hiç söylemiş miydim ben , gülmek ne çok yakışıyor sana.Umarım bütün ömrün gülerek geçer,o güzel gözlerine bulut düşmesin hiç.

Tekrar görecek miyiz birbirimizi bilmiyorum.Ama kalan hayatımda sen olmazsan eğer ki söz vermiştin bana yanımda kalmaya.Bil ki tek dileğim mutlu olman senin.Umarım karşına hep doğru insanlar çıkar.Umarım tek kalp kırıklığının adı Başak olur.Umarım gökyüzün hep güneşli ,yolların hep açık olur ve umarım dönüp ardına hiç bakmazsın.

Ben seni o unuttuğum geçmişimiz de çok incitmişim sevdiğim,umarım bir gün beni anlar ve affetmeyi öğrenirsin.Umarım ben sana kılavuz olmam.

Ben gene anılarımı atmayacağım,bu sefer onları unutmamaya çalışacağım.Aslında o kadar zor ki yok muşun gibi davranmak.Bu evde ,iş yerinde hatta hergün yürüdüğüm çimlerde o kadar izin var ki;fotoğraf makinem de senin parmak izlerin duruyor,yoldan ne zaman bir motor geçse sensin benim için.Ortak arkadaşlarımız var sonra,en güzel fotoğraflarım senin çektiklerin.Yani özetle ben ne cep telefonumdan ismini,ne evimden izlerini ne de kalbimden yerini silmeyeceğim.Silemeyeceğim.Öyle ya yeryüzünde en güvendiğim adam sensin…

Ama kırgınım da çokca.Öyle inandırdın ki beni,öyle alıştırdın ki varlığına.Şimdi kanatları kırık kuş misali,gökyüzünü bildiğim halde uçamıyor gibiyim.İçimde bir isyan var,kabullenmek istemiyor bir yanım.

Bizim gideceğimiz yerler,çekeceğimiz fotoğraflar vardı be sevdiğim.Yarışmalar kazanacak,fotoğraflarımızı yarıştıracaktık biz daha seninle.Gene yaşayamadıklarımız bavullarımızda ,gene kalplerimizde kırık bir aşkın izleri,gene dillerimizde bir acı şarkı gene yollardayız sevdiğim.Ama bu kez zıt yönlere doğru….

Yolun açık olsun Küçüğüm,sevdiğim,erkeğim.

Rabb’im karşına hep güzel şeyler çıkarsın.

Eğer olurda bir gün dönersen bu kez ne olur geç kalan sen olma!!!!

Seni Seviyorum…

6 Ekim 2009 Salı

Karşınızda Zuzu….:)


Evet yetmedi.Bir kedi ,bir hamster beni kesmedi,şimdi de bir köpeğimiz oldu.Hanımefendi yanda ki fotoğrafta görüldüğü üzere gayet çirkin bir sokak köpüşü olup bu aralar şımarıklığın zirvesinde gezmektedir.

İşin şakası bir yana onu şirketin yakınındaki bir serada bulmuşlar.

Geldiğinde titrek bir şeydi,benden başka kimse onu kucağına almak istemedi.Çünkü ciddi pire kaynıyordu üzeri.Bir iş arkadaşımla birlikte yıkadık ama tabii pireler yıkanmakla gitmez.Neyse patronlardan sahiplenme kararı çıkınca bizim küçük hanım doğru veterinere gitti ve pirelerinden arındı.Ama daha henüz bir aylık bir bebe olduğu için henüz aşılarını yaptıramıyoruz.Tabii 1,5 ayına kadar kasları düzgün çalışmadığı içinde ciddi bir tuvalet sorunumuz var.

Hafta sonu dayanamayıp Zuzu ‘yu eve getirdim .Tanrı’m benim nasıl anlayışlı bir kedim varmış meğersem.Cuma ve Cumartesi geceleri Gümüş,Zuzu ve ben birlikte uyuduk.Ancak Cumartesi sabahı bir ıslaklıkla uyandı yatak eşrafı!!!Zuzu çiş yapmış….Tabii Pazar gecesi Gümüş’ün ve benim ortak kararımla yataktan ihraç edildi Zuzu hanım…

Şimdi ofiste,bir süre bizim departmanda misafir olduktan sonra bahçede kulubesinde yaşamaya başlayacak.Maalesef kardeşleri onun kadar şanslı değildi.Sokakta Zuzu gibi o kadar çok yardıma ihtiyacı olan hayvan var ki.Hepimiz birine el uzatsak dünya onlar için daha yaşanılabilir olur.Üstelik bizim hayatımıza kattıkları pozitiflikleri saymıyorum bile.Mesela Zuzu şuan beni annesi sanıyor ve tüm günü benim peşimde geçiyor J

Öyle sokak köpeklerini yada kedilerini evlat edinmek pahalı bir şey de değil.Sizin yemek artıklarınızla bile pekala doyabiliyorlar.Barınacak bir kulube ve temiz su.Tüm bekledikleri bu aslında bir de tabii sevgimiz…

Sağır Kedicim sınavı geçtim mi bilmiyorum ama daha hangi hayvanları evlat edinebilirim bilmiyorum.Elimden geldiğince bir şeyler yapıyorum işte…J

Bu arada fotoğraflar bana ait ...

Sevgiyle Kalın…

SAYAÇ

Sitenizesayac.com