28 Ağustos 2009 Cuma

Kimse Kızmasın –III.KÖPRÜ…


Uzun süredir aklımda tutuyorum bu konuyu ama bir tedaviydi ,hastalıktı,işti,güçtü derken kısmet bugüneymiş.Geçen hafta arkadaşlarımın bloglarında da bolca yazıldı çizildi bu konu.O zaman ben neden yazıyorum değil mi?

Olaya başka bir pencereden bakmayı deneyeceğim ben aslında çok başka bir noktaya dikkatleri çekmek istediğimden yazacağım.Ama önce;aşağıda yazacağım yazı geçtiğimiz hafta konuyu bloglarında yazan arkadaşlarımdan hiçbirini ne olur kırmasın,incitmesin.Çünkü sözüm onlara değil,kendim dahil hepimize,Türkiye’de yaşayan genç,yaşlı,okumuş,cahil,kadın,erkek,eşcinsel herkese…

Sözüm Yunan halkı kadar sağduyu sahibi olmayı başaramayan,gölgesinden korkan,sahip olduğu gücün farkında olmayan,ancak köşesinde oturup ona buna dert yanan,yazar çizer takımınınsa vicdanını ferahlatmak için mevzu ile ilgili iki satır yazıp geçtiği Türk halkına!!!

Yunan halkını örnek verdim çünkü geçen hafta ormanları yanıyor diye ayaklanıp,devletten silah satın alacağına itfaiye malzemesi neden satın almadın diye hesap sordular.Onları ayakta alkışlıyorum bence hep birlikte hem alkışlamalı hem de örnek almalıyız.

Bugün Sn.Kadir Topbaş açıklama yapmış ‘3.köprünün güzergahı belli değil ‘diye.Daha çok değişir zaten öyle ki bir sabah kalkarız ve bir bakarız 3.köprü yapılmaya başlanmış bile hiçbir açıklama yapılmaksızın.Oyuna gelmişiz gene.Ama bir şey fark etmez bizim için,nasılsa ona da tepki vermeyiz.Tıpkı ardı arkası kesilmeyen akaryakıt zamlarına olduğu gibi,tıpkı dünyanın en pahalı benzinini neden biz satın alıyoruz diye hesap sormadığımız gibi,tıpkı bizim ödediğimiz vergilerle alınan metrobüslerin çalışmadığında hesap sormadığımız gibi ,tıpkı FSM üzerinde güçlendirme çalışması yapılıyor diye 18 km’lik yolu 5 saatte kat ettiğimizde yaptığımız gibi….GENE HESAP SORMAYIZ!!!

Unutmayın bizim hakkımızda karar verenleri oraya getiren bizleriz ve onlar bizim irademizi temsil ediyorlar.Eğer irademiz bize ters düşecek işler yapıyorsa o iradeyi değiştirmeyi bilmesi gerekenler gene bizleriz.

Demeye çalıştığım o ki;bu işler maalesef yazarak çizerek olmuyor,sesimizi duymak istemeyenlere duyurmanın başka yolları vardır elbet.

Bir sabah ansızın İstanbul’un son kalan yeşil alanlarına iş makinelerinin girmesini istemiyorsak eğer bu kez cesur olalım.İrademize onun bizim yöneticimiz değil,bizim onun yöneticisi olduğumuzu anımsatalım.

Nasıl mı?Örgütlenerek ,gerek sokağa çıkıp ,onbinlerle bir ağızdan aynı şeyi söyleyerek,gerek o iş makinelerinin önünde etten duvar olarak.Bu kez tepkimizi göstererek,bu kez sesimizi duyurarak!Kendimiz için değil,çocuklarımızın yarınları için,bize yüzyıllardır ev sahipliği yapan İstanbul için!!!

Benimle sokağa çıkıp ,geleceğini korumak isteyen el kaldırsın?

Sevgiyle Kalın...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Tedavi :) / :(


Öğlen saat 12:30'a randevuyu aldım.Bu kez başıma bir şey gelmesin diye yerimden bile kalkmıyorum.Ama heyecanlı karakterim ben,başladı iç organlarım orkestra misali çalışmaya.Birbirlerine vurup duruyorlar.Bu kez gerçekten gidiyorum.

150 satır alt alta tedaviden NEFRET ediyorum diye yazabilirim.Çünkü aklımdan geçen bu,gerçekten nefret ediyorum.Ama gene de verdiğim sözleri tutup ,gidiyorum.Yılmadan,dimdik durabilmek için...

Sürekli aynı şeyleri söylüyormuş gibi olacağım ama ne olur benim için dua edin!

Sıhhatle Kalın...

25 Ağustos 2009 Salı

Bazen...



Sanırım orta okul son sınıftaydım,şimdi ismini bile hatırlamadığım bir yerde ya bir arkadaşımızın doğum günü partisi yada işte bir tür eğlence vardı.Tabii biz o zamanlarda ergenliğe yeni adım atmış,karşı bir cins olduğunun keşfine varmış durumdayız ve anlık aşk olduğunu sandığımız hisler besliyoruz her karşımıza çıkan erkeğe...

İşte benim de aşk olduğunu sandığım hisler beslediğim bir erkek arkadaşım vardı.Ve biz o gün orada ilk dansımızı bu şarkıyla yaptık.Onun içinde özel miydi bilmiyorum ama benim için hep özel olarak kalacaktı.Çünkü çocukluğumda gittiğimiz eş dost düğünlerinde akraba amcaların beni kucaklarına alıp dans etmelerini saymazsak,hayatımın ilk dansıydı.

Yıllar sonra bu sabah arabaya binip de radyoyu açtığımda gene aynı şarkı çaldı ve ya bir yerlere gönderme yaptığından,ya içimde bir şeylere dokunduğundan gözlerimden yaş olup aktı....

Sadece paylaşmak istedim...

Not:Fotoğraf alıntı ama çeken adını 'Zamanla Dans' koymuş

23 Ağustos 2009 Pazar

Öykü’me,


Bu sefer gerçek bir mektup var Sahibine Mektuplar’da.Sevginin mesafelerle ölçülmez,kalpten kalbe bir yol olduğuna canlı kanıt bir mektup…

Annemden hep bir kız kardeş istemiştim.Bilmezmişim meğer benim için yaratılmış bir kız kardeş varmış zaten yeryüzünde.Seni ilk okuduğumda işte tam da bunları hissetmiştim.Adı ne güzel demiştim.Adı Öykü olan bir kız bize içi umut dolu,içi hayal dolu,içi bazen hüzün dolu hikayeler anlatıyor.Yüzünü hiç görmemiş ,elini hiç tutmamış olduğumuz halde kalplerimize dokunuyor.Bizi kah güldürüyor ,kah ağlatıyor.

Biliyorum,seni de benim gibi üzüyorlar Öykücüğüm,oysa hayat zaten kafi derecede üzdü ve üzüyor bizi.Biliyorum yaşadıkların korkutuyor seni insanlardan.Kime güveneceğini bilmiyorsun artık,çünkü sırtına saplanan o bıçaklar en yakınlarından geldi hep.

Oysa biz belki de çok erken kaybettiğimiz için anne ve babalarımızı herkesi onlar gibi bildik.Onlara güvendiğimiz gibi güvendik.Ama dünya öyle bir dünya değildi işte,incittiler seni,beni,acıttılar seni,beni,ağlattılar seni,beni,bizi…

Ama yılmaman gerek,onların yaptıklarının aksine,her seferin de dimdik dikilmeliyiz karşılarına.Vaz geçmemen gerek,çünkü bak burada sana kucak açmış,seninle mutlu,seninle hüzünlü,seninle ağlayan,seninle gülen bir avuçta olsa senin gibi olan insan var.

Öykü’m ,hayat daha nice tuzak hazırlayacak,sana,bana,bize…Nice üzecek daha bizi,öyle ki çukurun dibinde olduğunda bir daha güneşi göremeyeceğini zanedeceksin.Oysa kafanı kaldırdığında orada elini sana uzatmış ,tertemiz kalbiyle bir dost göreceksin.Buna inan,bana inan…

Hayat maalesef tamamen siyah ve beyazdan ibaret değil.Bazen aradan griler,morlar,kırmızılarda çıkıyor.İşte tam da bundan hiçbirimiz ne tamamen iyiyiz ne de tamamen kötü.Sadece bazılarımız kulağımıza üflenen kötülüklere gem vurmayı biliyor, bazılarımızsa yeniliveriyor kötünün gücüne.O yüzden sen hoşgörülü ol,biliyorum,bu çok zor.Kulak ardı et,görmezden gel.Kalbine girmesine izin verme ,seni incitemesin kötülüğün eli.Bir süre sonra göreceksin vazgeçecekler,sen sadece hep olduğun gibi kal…


Yarın sabah güneşimi hep olduğu yerde,bizi gülümsetirken görmek istiyorum.Her zaman ki gibi dimdik,yaşama sevinci dolu.Zaten içinden sende biliyorsun,yazmak bir nevi hastalık istesekte vaz geçemiyoruz işte.

Seni çok Seviyorum…

Yakınlarınız da bir yerde,elinizle dokunup gözünüzle göremiyor bile olsanız ,kalbinizin taa içine dokunan biri varsa,biri sizi en kötü olduğunuz anda hayatın içine zorla da olsa çekiyorsa yeniden ve en önemlisi güvenebiliyorsanız ona onun kıymetini bilin.Ve onun için yapabileceğiniz bir şey varsa o istemese bile siz gene de gerçekleştirin.Bir de muhakkak onu ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin…

Sevgiyle Kalın…

SAYAÇ

Sitenizesayac.com