26 Nisan 2008 Cumartesi

Korkuttun Bizi Be Bebek…


Dün gece ki yazımı bir güzel haberle bitirmiştim.Bir doğum haberiyle.Masum minicik çevresinde neler olup bittiğinin farkında olmayan bir erkek bebek.İbrahim Bebek…

Bu gün bizi çok korkuttu İbrahim Bebek.Solunum yetersizliği sebebiyle başka bir hastaneye benim doğduğum hastaneye Bakırköy Doğum Hastanesine sevk edildi ve şu an orada müşahede altında.Ben bunca senelik kanka mı ilk kez ağlarken gördüm bugün.O minnacık şey nasıl da birkaç saatte koca bir adamın hayatını değiştirebiliyor onu anladım.

Akşamüzeri köprü trafiğini bile göz ardı ederek İbrahim Bebeği görmeye ve arkadaşımıza yalnız değilsin demeye gittik.İbrahim Bebek şimdi iyi.Yarın 1:30’da tekrar kontrol edecek onu doktoru ve umarım evine sevgili annesinin ve babasının,onu büyük bir özlemle bin bir heyecanla bekleyen ailesinin yanına gidecek.Bugün ömrümü ona vermesini diledim Tanrı’dan…Mutlu bir ömür olsun onunki…

Geri ev yolunda bir kez daha köprü trafiğinde dur kalk yaparken bu kez de önümde ki minibüste ailesiyle birlikte kim bilir nereye gitmekte olan iki afacan erkek çocuğuna takıldı gözlerim.Minibüsün en arkasında cama dayadıkları yüzleri ve elleriyle bana bin bir oyun oynadılar.Bende birkaç dakikalığına onlarla çocuk olup dil çıkarmaca ,nanik gibi o çocukluğa ait oyunlarına dair oldum.

Çocuklar ;öyle masum ve öyle içten ki her şeyleri…Bir gün bana da bir minicik ağız anne diye seslenecek mi yada sokakta avucumun içinde küçücük bir elin varlığını hissedecek miyim bilmiyorum.Öyle ya ben ki umutsuz aşklar gemisinin kaptanı ,vaktimi kalbimin esiri oradan oraya savururken,sevda başımda dumanken ve artık yaşamaya bile mecalim kalmamışken,nasıl anne denecek bana ki..Babasız anne olur mu ki…

Bunca koşuşturmanın içinde sanmayın ki aklıma hiç gelmedi,anmadım onu,istemedim yanımda.İnsan en çok dar zamanlarında istiyor sevdiğini yanında.O gözlerinin ta içine umutsuzluk bulaştığı anlarda istiyor ki uzatsın elini sarsın belini,çeksin kendine.Fısıldasın kulağının içine ben buradayım,yanındayım,her şey güzel olacak desin diye..Ama yok ki öyle biri benim ki hayalet sevgili…

Yarın psikolog randevum var ve ödevimi bile yapmadım.Bana kızacak neden bu ısrar diyecek biliyorum,muhtemelen gene ağlatacak,canıma okuyacak.Ama umrumda değil.Ben benim olmayacağını adımdan bile iyi bellediğim birini seviyorum.Benim hayalet bir sevgilim var.Hiç yanımda olmayacak,hiç dar anlarımda beni avutmayacak,sıcaklığıyla beni ısıtmayacak bir sevgilim var benim,henüz tanışmadığım.Hatta sevgilim bile değil o.O sadece sevdiğim…Şimdi bu şehirde bir evde uyumakta belki de alnında ki üç çizgisiyle.Hatta belki yanında onunda sevdiği var yada hayallerinde o şirin burunlu ,güzel gülüşlü kadın var.Benim asla yerinde olamayacağım kadın var.Yerinde olmak için ölebileceğim kadın var.Gene de sen mutlu ol ve seni benden daha çok mutlu ettiği için o da mutlu olsun.Biz olamadık ama siz mutlu olun…Mutlu kalın…

24 Nisan 2008 Perşembe

12 Mart

Sen siyahsın ben beyaz,öylesine zıt,öylesine farklı birbirinden.Yan yana gelmeleri imkansız.Gece ile gündüz gibi yani.Ama öyle ya onlar bile şafak vakti bir anlığına da olsa buluşurlar birbirleriyle…Daha imkansız bizimkisi…Ölüm ve hayat gibi..

Ya ölürsün ya yaşarsın ya ,yoktur başka seçeneğin.Öylesine başkayız biz işte.Asla birlikte olamayacak gibi.Oysa en güzel çiçekler hep mezarlıklarda yetişir.Ne tuhaf bir çelişkidir.Evet mezarlıklarda bile ölüm ve yaşam iç içedir.

Ben sevmem mezarlıkları.En son babamı gömmeye gitmiştim.Yağmurlu bir Mart günü,öğleden sonrası Üsküdar da başka kimsenin o mezarlığa gömülmediği bir gündü.Berbat bir gündü.Mart’ın 12’siydi.Yıllar sonra aynı gün gene Mart’ın 12’sinde senden gelen bir mesaj beni kısa süreliğine de olsa hayata bağladı.Gene Mart’ın 12 siydi annem ve babamın nişan tarihleri…Babamın en çok sevdiği şarkı İspanyol Meyhanesiydi.Ben tüm çocukluğum boyunca bir tek o şarkıyı söylerken gördüm babamı,ıslık bile çalmazdı o.Uzun yıllar boyunca bilmediğim ve sonradan öğrendiğim ise Timur Selçuk’un o tok sesinden dinlemeye alıştığımız o müthiş şiirin ,yazarı Ümit Yaşar Oğuzcan’dı.

Tesadüfler zinciri de ve geç git değil mi?Daha yazacak çok tesadüfüm var benim ama.Ne zalimmişsin 12 Mart.Nedir benden istediğin anlamadım ki?Bundan sonra ölmez de yaşarsam eğer, çıkarsınlar takvimlerden 12 Mart’ı.Ben istemiyorum artık 12 Mart’ları.Yakmasınlar daha fazla canımı.Ne daha gömecek ölüm kaldı ne çekilecek aşk acım.Yaşanacak bir 12 Mart’ım daha varsa,o gün de benim ölüm günüm olsun.Yukarı da bir yerlerden bakayım tüm sevdiklerime gömerlerken ben diye benden kalmış bir et parçasını.Bu kez ağlayan ben olmayayım.

Zaten şu anda bir ölüden farksızım.Hatta özeniyorum onlara,artık acımıyor çünkü canları,unutup gittiler arkada bıraktıklarını.Yok artık sorumlulukları,kalmamış çelişkileri,yanmıyor yüreklerinin içi artık.


Yazımı kısa süreliğine güzel bir haberle bölmek zorunda kaldım.Kankam’dı arayan,bir oğlunun olduğunun haberiydi güzel olan.Öyle ya artık halayım.Küçücük bir şey dedi telefonda ,küçücük yaşama aç,başına geleceklerden habersiz,annesinin sütüne muhtaç bir insancık.Bahtı da tahtı da güzel olsun.Mutlu olsun.Kimseler kırmasın kalbini,sevdikleri hiç terk etmesin zamansız.Hayatında hiç 12 Martları olmasın benim gibi.

23 Nisan 2008 Çarşamba

Vazgeçmeyeceğim Sana Yenilmekten…

Kendi kendini yok etmeye programlanmış robotlar gibiyim adeta.Kendime sözler veriyorum,sonra unutup gidiyorum.Başladığım noktaya sürekli geri dönüyorum sanki.Değişen tek şey artık katlanmakta hayli zorlandığım içimde ki bu acı.

Neden diye soruyorum kendime.Neden ?Ne farkı var diğerlerinden,neden bu vazgeçememek neden bu dönüp dönüp başa gelmek.Yaşanmışlıkta yok aramızda,bir kısa hikaye hepsi.Ne dokundu elim eline,ne bilirim tadını dudaklarının ne de duymuşluğum var kokunu…Neden???

Ölesiye mutsuz olmak dedikleri bu olmalı,hiç bir şey keyif vermiyor,yaşamaktan sıkıldım.Ben gülmeye çalıştıkça,boğazımda ki düğümler ağlatıyor beni.Her gün kararıyorum,evet kararıyorum.O içten gülümseme önce çekti gitti senle birlikte,sonra gözlerimin ışıltısı,en sonda kalbimde yaşattığım umutlarım.Yok artık yaşama sebebim.Her gün bir sebepten ölmeyi diliyorum bin kere.Eskiden kendi kendime yarattığım boş umutlarımdı yaşama sebebim ama artık biliyorum gerçeği,umudum da yok.O zaman neden bu inadına yaşamak???

Bazen bana oynanan bir oyun bu diyorum,bir yerde perde kapanacak hepsi bir oyunun parçasıydı,çok iyi oynayasınız diye söylemedik size gerçeği diyecekler sanıyorum.Ama oyun bitmiyor ve o perde hiç kapanmıyor.Meğer ne yüksekmiş insanın acı eşiği.Ben bilmezdim,hiç yanmadı ki canım bu derece.Hep kandırdım kendimi,gidenlerin ardından.Ama sen ,sen o kadar gerçektin ki,o kadar acımasız bir gerçektin ki.Dimdik karşımda durdun.Kaçacak hiçbir yerim yoktu karşında.Çırılçıplak ve öylesine savunmasız bıraktın ki beni….

Dün kitabın kargodan geldi,geldi ve vurdu beni.Daha ikinci sayfada ağlama nöbetlerim başladı,kaç kere okudum,kaç kere dokundum onlara bir bilsen.

Bir bilsen ,bilsen de değişmez hiçbir gerçek .Bil yada bilme tıpkı bir zamanlar senin yaşadıkları gibi bende şimdi bir cehennemdeyim.Ben bitsin diye debelendikçe daha da dibe gitmekteyim.Ne elimi tutan var ne de bir ufacık ışık var.Yok artık benim umudum.Yok artık benim hiçbir şeyim.Ben artık bir hiçbirşeyim..Beni ben yapan her şey o gece bu kapıdan senin kapına giden yol üzerinde yitip gitti.Geriye de benden bir enkaz kaldı.

Öyle tuhaf ki şiirlerinin yarısını ben yazmışım yarısı bana yazılmış gibi.Bu kadar mı eş duygular ,bu kadar mı aynı anlatmak hislerini…Gördükçe,okudukça daha da beter hissettim kendimi.Hiç almamalıydım biliyorum ama dayanamadım.Okumalı,dokunmalı,koklamalıydım.Senden bir parçaydı onlar,alıp içime sokmalıydım.Biliyorum bir hançer gibi deşecekler beni her okuyuşumda ama dedim ya artık yok umudum diye.Yok benim güzel günlere olan inancım.Ben o durduğum istasyon da ecelimi beklemekteydim.Tek dileğim eğer bunca yıldır varlığına inandığım Tanrı orada bir yerdeyse,en azından belki o tarafta gösterir yüzünü bana.

Okursan bunları sakın üzülme,vicdan sömürüsü yapmak değil isteğim.Sen mutlu ol,çok mutlu ol istemem üzülmeni.Sevmek böyle bir şey değil mi?Ben öleyim ama sen gül.İnan içten bu yazdıklarım.Hani bir şiirinde demişin ya;

Vazgeçmeyeceğim sana yenilmekten…

22 Nisan 2008 Salı

Yıllar Sonra Bu Kez de Şiirlerim

Hayal

Ben bu gecede

Sensizliğinle koyun koyuna
Ağlaya ağlaya uyuyacağım
Ve rüyamda hiç olmayacak
Hayaller peşinde koşacağım
Oldurması senin elinde olan hayaller...

Seni İstiyorum

Ellerini düşünüyorum

Çizgileri derinleşmiş,
O bana hiç dokunmamış ellerini
Bana dokunsunlar istiyorum

Sonra gülüşün düşüveriyor ansızın aklıma
O gördüğüm en muhteşem,
O en saf,
Sanki bir çocuktan çalınmış gibi masum gülüşün
Sen hep gül istiyorum

Sen hep gül, ben bakayım
Zaman aksın...
Evet aksın zaman
Yaşlanayım yada yaş alayım
Umursamıyorum
Sen hep gül,zaman aksın ben bakayım istiyorum...

Ben seni istiyorum...

Sensizlik

Sen gittin gideli geceleri

Pencerem açık uyuyorum
Yağmurda yağsa
Islatsa sensiz sana hasret uykularımda bedenimi
Karda yağsa
Dondursa o hiç bilmediğin vücudumun ücra köşelerini
Hep açık pencerem
Tek umudum rüzgarda
Belki senden yana eserde
Kokunu getirir bana...

Bu sensizlik bitirdi artık beni...

Tesadüf

Bir hayalim var

Adı sanı,semti şehri belli olmayan bir yerdeyim
Rastgelmiş kader bu ya
Karşı karşıya gelmişiz
Elini uzatmışın elime
Geç kalmış bir tanışmanın onayını vermek istercesine
Tutamamış kendimi boynuna sarılmışım
Hayal benim ya
Sen de sarılmışın,ellerin belimde
Öyle sarmaşık misali dolanmışım bedenine
Birde güzellik yapmış zaman bize
Duruvermiş o saniye

21 Nisan 2008 Pazartesi

Bu Sitenin Bana Kazandırdıkları:Herkese Teşekkür Ederim…

Aslında bu gece evlilikler hakkında yazacaktım.Çok sevdiğim bir insandan üzücü bir ayrılık haberi almıştım.Şekilci dünyanın ayırdığı bir çiftti üzen beni,böyle olmamalıydı.Yani şimdi bazılarınız bana seni neden ilgilendiriyor ki diyebilir ya da neden bu üzüntü diyebilir.İki sebebi var aslında;Biri söz konusu tanıdığımın zor anlarımda kolumdan tutup hadi yola devam diyecek kadar içten olması ki bilenler bilir böyle insanlar gerçekten çok fazla değil.İkinci sebep ise çevremizde bu kadar çok ayrılık kol gezerken,bizim en azından benim aşka olan umutlarımın yıkılması…

Neyse dediğim gibi bu gece son anda sizden gelen güzel yorumlarında sayesinde rotam değişti.Bundan yaklaşık bir buçuk ay önce aşkın o insana verdiği doğa üstü güç sayesin de aslında hiç te yeteneğim olmadığı halde Sahibine Mektupları yarattık.Ve hayatım değişti.Önce heyecanla birileri siteyi keşfetsin diye bekledim,sonra gelen her yorumda sevinç çığlıkları attım.Kimi zaman beni güldürdünüz,kimi zaman ağlattınız.Kiminiz yüreğinden kopan şiirleri yolladı,kiminiz sevdiği türküleri.Çoğu zaman isimsizdi gelen yorumların sahipleri,sahipsiz kalan mektuplarıma isimsiz yorumcular.Ama müthiş bir paylaşım vardı gene de,bazen paylaşılan bir resim oldu,bazen bir merhaba sadece…Ama hepsi tahmin edebileceğinizden çok kıymetliydi benim için.Çünkü kalptendi,içtendi.

Tabii zorlukları da vardı Sahibine Mektuplar’ın sahibi olmanın.Sorumluluklarım arttı mesela,her akşam mecbur hissettim yazmaya,yada sık sık birileri girmiş mi diye siteye bakmaya.Yazdıkça güzelleşti sanki yazılarım ya da ben öyle hissettim ama yıllar önce bıraktığım yazma işine geri döndüğüm için inanın bana çok mutluyum.O kadar güzel şeyler paylaştık ki bu son birkaç hafta da.O yüzden de bu yazıyı yazmaya ve bana destek olan herkese teşekkür etmeye karar verdim.

Öncelikle ofiste ki arkadaşlarıma;her sabah daha ben gelmeden yeni yazılarımı okuyan ve günün konusu haline getiren o birbirinden güzel kalpli tüm arkadaşlarıma ve özellikle bu aşk uğruna yaptığım her türlü deliliği normalmiş gibi algılayıp ,beni uçarı fikirleriyle hep güldürmeyi başaran sevgili Dilek’e ve Songül’e…

Sonra msn arkadaşlarıma ;web sitemi daha geniş bir kesimle paylaşmamı sağlamak için msn iletilerinde Sahibine Mektupları kendi arkadaşlarına tavsiye eden sevgili dostlarıma…

Değerli müşterilerime;bir şekilde web sitemden haberdar olup,kimi zaman bir baba,kimi zaman bir ağabey,kimi zaman bir dost gibi bana birbirinden güzel yorum gönderen sayısı az da olsa yüreklerini açmaya cesareti olan o müthiş insanlara

Ve beni hiç tanımadığı halde Sahibine Mektuplar sayesinde bana ulaşıp ,yeryüzünde ki en değerli şeyi,vakitlerinizi ayırıp,gönüllerinizden kopanları bana ileten sizlere tekrar tekrar teşekkür ederim.

Unutmadım,içimden geçti o yüzden yazmam gerek,sırlar yok bu sitede .Hiç olmadı,olmayacak ta…Bütün bu güzel şeylerin hayatıma katılmasına vesile olan bugüne kadar yazdığım tüm mektupların sahibi,mektuplarını öksüz bırakmış ta olsa o tanıdığım en orijinal adama buradan bir kere daha teşekkürü borç bilirim.

Sahibine Mektuplar ne olacak,nereye gidecek,bu işin bir sonu olacak mı ,olursa ne olacak bende bilmiyorum.Şimdilik söyleyebileceğim tek şey ;

Yola Devam….

20 Nisan 2008 Pazar

Son Mektup - Siyah ve Beyaz…

Anladım artık…Ya da gerçekleri gördüm,seni göremedim ama gerçekleri gördüm.Var olup olmadığını bilmediğim,eğer karşılaşsaydık gerçekten bu kez tesadüf olacağı kesin bir konserdeydim.

Evet dün gece Emre Aydın konserindeydim.Eminim eğer karşılaşsaydık bunun da web sitende gitmeyi planladığını yazdığın için benim sana ulaşma oyunlarımdan biri olduğunu düşünecektin.Ama öyle değildi.Ben günler öncesinden o konserin biletini almıştım bir kere.Emre Aydın konser biletiyle birlikte kendi sonumun biletini de kestirmiştim aslında.

Çünkü cumartesi sabahı uyandığımda o konsere gitmemek için ne gerekirse yapabileceğimi hissettim.Sanki idamını bekleyen bir suçlu gibi saatleri takip ettim,kaçışı yoktu bu işin gidilecekti,gidilip o ağır tokat yenilecekti.Gerçeğin tokadı…Benim olmadığını ve asla da olmayacağını gözlerimle görmenin tokadı olacaktı adı.Ve hatta belki de yanında sevgilin olacak,böylelikle tokadın ağırlığı da artacaktı.

Son bir ümit,yol boyunca belki görünmez bir kaza yaparım diye beklediysem de o da olmadı…Bir gözüm hep kapıda geleceğin anı bekledim durdum,üzerinde ne olabileceğini bile tezahür etmeye çalıştım.Siyah bir şeyler olmalıydı muhakkak,belki de mavi…

Beklenen olmadı,hiç gelmedin yada ben seni hiç göremedim.Ama o kaçıp kurtulma hissi var ya,sanırım karşılaşmamıza gerek kalmadan ben gerçekle yüzleştim.Sen asla benim olmayacaksın.Beni sevmeyeceksin,biz asla hayal ettiğim gibi birbirine aşık o harika çift olmayacağız,birlikte geçireceğimiz her anı zamandan çalamayacağız.Elele tutuşup adalara gitmeyeceğiz yada sıcağa çalan bir bahar akşam üstü Beşiktaş rıhtımındaki cafelerden birinde çene çalmayacağız.Hem büyük ihtimalle sen bu olası fikirlerden bile nefret ediyorsundur.Sen hiç bana gelmeyeceksin…Ortada olan ve benim bunca zamandır kabullenmek istemediğim gerçek bu.

Gene de uzun süredir heyecanlanmadığım kadar beni heyecanlandırdığın için, aşkın o ‘a’ haline özgü bütün muhteşem duyguları tattırdığın için,hiç tanışamamış da olsak kendimi özel hissettirdiğin için sana teşekkür ederim orijinal adam…Kısa süreli de olsa bu hayattan geçtin ve inan bana çok da iyi ettin.

Artık biliyorum.Biz aslında birlikte olsak bile mutlu olamazdık.Sen benim,ben senin aradığın değildim.Hayallerimiz farklıydı bizim.Benim ki sadece bir yanılsamaydı öyle olduğunu varsaydım ,varsaymak istedim.Ben kendime kandım,sen bana kanmadın.Aslında iyi de yaptın,olsaydı da kansaydın şimdi daha çok acıyacaktı belki de canlarımız.

Sanırım bu sana yazdığım son mektup.Senin uzun zaman önce ayırdığın yollarımız,bu kez geçte olsa benim tarafımdan bu güzel ilkbahar gecesi ayrılıyor.Sayende kendime sayısız kötülük ve sayısız iyilik yaptım.Tekrar tekrar teşekkür ederim.Artık hayatıma başka bir pencereden bakıyorum ve gülümsüyorum.Gene de itiraf etmeliyim bunları yazarken içimde biraz da olsa bir burukluk,aklımda senin o muhteşem gülüşün var.Umarım hayat hep güldürür seni.Yolumuz açık olsun…

Sana yaşattığım tüm o bıktırıcı şeyler için özür dilerim.Umarım deliliğime verip beni affedersin.

Artık gitme vaktidir.Gene bir istasyondayım ama bu kez kaçırdığım bir trenin peşinden koşmak için ya da onun bana geri gelmesini beklemek için değil.Ben artık kendi trenimi bekliyorum.Çünkü biliyorum o kaçan tren aslında benim trenim değildi.O tren beni gitmek istediğim yerlere asla götüremiyecekti.O trenin ufku bambaşka dünyalara açılıyordu benim ki bambaşka dünyalara açılacak.
Artık anladım sen Siyah,ben Beyaz…Hoşça kal orijinal adam,hayat kavganda sana güzellikler diliyorum.Mutlu olasın ve hep sevgiyle kalasın….

SAYAÇ

Sitenizesayac.com