6 Mayıs 2010 Perşembe

6 Mayıs 1972 -Üç Fidan


Baba,

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.

Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.

Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.

Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.

Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.

Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara´da 1969´da ölen arkadaşım Taylan Özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul´a götürmeye kalkma.

Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…

Oğlun Deniz Gezmiş

Merkez Cezaevi

İdam edilmelerinin üzerinden 38 yıl geçti bugün.Sırf Deniz'i değil ,Hüseyin İnan'ı ve Yusuf Aslan'ı saygıyla bir kez daha anıyorum.Onlar cesur yürekli,gözü pek gerçekten vatansever üç genç fidanlardı.Türkiye'nin bir büyük ayıbı olarak tarih sayfalarında yerlerini aldılar...

Dilerim daha büyük ayıplarımız olmaz...

2 yorum:

Aslısın dedi ki...

Söyleyecek bir şey var mı ki bu mektubun üzerine?

UykusuZ dedi ki...

O gün Denizleri asan düşüncenin bugün Deniz Deniz diye ortalıkta dolaşmaları ne acı.

SAYAÇ

Sitenizesayac.com