2 Ocak 2025 Perşembe

Kısacık Bir Şey...

Üçüncü saniye dedim kendime .Kaç kızım süründürür bu seni,kaç kurtar canını.Çok üzüleceksin...Dinlemedi tabii bu deli yürek ,dinlemedi gene...

 Oysa ne çok şükür etmiştim Allah'a buldum seni diye.Buldum sanmıştım o yıllardır aradığım şeyi.Aynı frekanstaydık,en az benim kadar hatta fazlası var azı yok heyecanlıydın sende.Hayatım da ilk kez ben sustum,sen konuştun.Susarak anlaşılabiliyor oluşun keyfini sürdüm.O denizin kıyısında o bankta o ağacın altında 'biz'oluşumuzu uzaktan izledim.
 Kabul olmuş duamsın dedim,imtihan olabileceğini hiç düşünmemiştim.Oysa sen bana değil meğer ben sana imtihanmışım hiç düşünememişim,ihtimal bile veremezdim ki... 
 Sonra söyledin bir hastalığın varmış,kime desem'sakın kızım uzak dur,olmaz yapamazsın 'dedi.Tabii kimseyi dinlemedim.Ah deli yürek ben! Ben zaten aklı bende olan en delisini istemiştim Allah'tan,en sevdiğim şarkıydı 'Bipolar' .Sen kesin benim için olandın.Hastalık mı dinlerdi bu benim sevmeye çok yetenekli kalbim.İyi ederdim seni,üstesinden gelirdik ikimiz bir olunca tüm dertlerin. 

                                                                       *** 
 Bir kaç sene önce oğlumun süper kahramanlara sardığı bir zaman diliminde ,bir gün 'Anne bir süper gücün olsa ne olmasını isterdin ' diye sormuştu bana.Hiç duraksamadan ben şifacı olmak isterim,İnsanların hastalıklarını iyileştirmek isterim,bundan özel bir güç olamaz demiştim.Tabii oğlum uçmak yada görünmez olmak varken bu isteğimi anlamlandıramamıştı.
Oysa taa derinlerim de öyle bir yara vardı ki... 
 Annem; 13 sene yatalak yaşadı benim annem ve ona ben baktım.Küçücüktüm daha ...19 um da kaybettim.BEN ONU İYİLEŞTİREMEDİM!!! 

Bugün 45 yaşımda fark ettim ki hayatıma sürekli sorunlu,iyileştirebileceğim insanlar alıyorum.İyileştiremediğim annemin yerine onları iyileştirip rahatlamayı umuyorum.26 yıl sonra çoook derinlerde bir yerde annemin ölümünden kendimi sorumlu tuttuğumu farkediyorum ve kendisine iyi gelmediğim için benimle yollarını ayıran adama ağlıyorum.


 Ben galiba kimseye iyi gelmiyorum...

14 Aralık 2024 Cumartesi


Yıllardan Sonra ,Yollardan Sonra... 

Herşey bambaşka olabilirdi.Biraz daha cesur olabilseydin çok farklı bir hikaye olabilirdi bizimkisi.O gün de değildin,şimdi de değilsin.Sen herşey olabilirsin hatta eminim davan uğruna çatışabilirsin ama aşk için savaşmadın,savaşmazsın...
 Anneannemin deyişiyle kirli çıkın gibi herşeyi saklama huyumdan mazi gözlerimin önünde,okudukça daha sevilesi bir hikayeye dönüştü .45 yaşındaki ben 35 yaşındaki sana aşık oldu.O zaman anlayamadıklarımı göremediklerimi bu yaşımda derin bir ahhh çekerek okumak,anlamak ve yeniden aşık olmak. 
Sanki başkasına ait bir hikayeyi okur gibi okurken birden bire anımsayıverdim herşeyi.'Anımsadıklarının mutlu etmesi dileğiyle' diye yazmışsın bana hediye ettiğin kitabının içine...Anımsadıklarım yaktı geçti beni...
Sen de yansan ya benimle...
 Oturup sakin sakin düşünüyorum senin üzerine.Aslında uzunca bir zamandır sürekli seni düşünüyorum.Uyumadan önce,gecenin 3'ün de sabahın 5'inde..
Önce bitiremediğim tüketemediğim bir öfke geliyor yerleşiyor içime.Madem bu kadar sevmiştin beni o zaman neden izin verdin gitmeme.Neden durdurmadın beni.Geç te olsa güç te olsa deneyebilirdin diye soruyorum sana kendi içimde.Üstelik ahh bir deneseydin,bir deneseydin benim tüm hayatımı değiştirebilirdin sen.Ben sana 'Kahramanımsın' demiştim.Kahramanlar kurtarmazlar mıydı sevdikleri kızı zor zamanlarda...Filmlerde öyle görmüştük...Hoş filmlerde evliliğe de 'Mutlu Son ' deniyordu.Oysa nerden bilecektim o mutlu son uğruna ben kendi sonumu hazırlamaktaydım ve kahramanım da beni kurtarmak yerine uzaktan seyirciydi olanlara... 
Bana mı inanmamıştın,kendine mi?Yoksa aşkımız mı sahici gelmemişti sana?Ben sen olsaydım gerekirse zor kullanır genede kendimi dinletirdim sana... 
Haksızlık ediyorum biliyorum sana ... 
Tüm bunlar benim seçimimdi ve sen sadece saygı duyarım deyip kenara çekildin.Çok üzgünüm ama çok geç kaldım demiştin bana bir kere...Ahh keşke daha fazlasını deseydin be adam.Ah keşke gitme,yanlış yapacaksın gidersen,burada hala yaşamaya değer seni seven biri var,kal burada güvendesin deseydin. 
 Ve ayrıldı yollarımız... 
 Sen sessizliğinle beni içinden uğurladın ,ben son kalemi de kaybedince aklımca doğru olanı garanti olanı yapmaya koştum...Hem de ne koşuş... 


 Devam edecek...

11 Aralık 2024 Çarşamba

Ben Geldim Hayat! (Yeni gelmedim geri geldim!)




Burada olmak bile nasıl hızla çarptırdı kalbimi! Sanki yıllarca hapis yattıktan sonra gökyüzüyle ilk kez buluşmuş bir mahkum gibi... Anlatacak çok şeyim var Ama anlatacaklarımın çokluğuna nazaran anlatmaya çok az cesaretim var galiba... O kadar uzun sustum ki ben şimdi bulunmaya görünmeye okunmaya ,sessiz çığlığımın duyulmasına çok ama çok açım Hadi biriniz bana 'Hoşgeldin,biz de seni bekliyorduk' gel otur da anlat kızım neler oldu deyin bana Özledik ,sesine hasret kaldık deyin Ben zaten hemen arsızlaşır saatlerce konuşurum bilirsiniz çok severim hikaye anlatmayı. Anlatacak çok şeyim var benim. Hem tüm dünya duysun istediğim ,hem de sesin sahibini kimse gerçekte bilmesin istediğim... Hadi nolur biriniz bana cesaret verin. Çok özledim hem yazmayı hem okunmayı..Hatta nefes almayı ,var olduğumu hissetmeyi,dokunulmayı ,dokunmayı.Çok özledim yaşamayı...
Eskiden olduğu gibi;

Sevgiyle Kalın...

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Dilim Lal...



O kadar uzun zaman olmuş ki...

Kaç günlerdir eskilerdeyim...Eski yazılarımı okudum sonra onlara iliştirdiğim şarkıları dinledim.Aslında burada yazı yazmaktan ne kadar keyif aldığımı yeniden anımsadım.Hiç tanımadığınız ve yüksek olasılıkla hayatınız boyunca tanımayacağınız bir insanın gelip size bir anlığına da olsa dokunması...Ortak olması,belki öfkenize,belki kederinize belki de neşenize...

Genelde kadınlar daha çok seviyor yazmayı ama ,ve de paylaşmayı...Erkekler paylaşılanı okumaktan keyif alsa dahi yanında yurdunda yazan biri varsa eğer hele de kendi hakkında yazılan birşeyler varsa hoşlanmıyorlar.Genelleme yaptım ama bunca senedir izlemim bu yönde onlarca arkadaşım benim sevgilim olsan yazmandan hoşlanmam hatta izin vermem dedi...Ve maalesef eşim de!

O yüzden nicedir dilim lal...Yazmak istediklerim ,içimde biriktirdiklerim,kalp kırıklarım yasaklı...Güzel ülkem gibiyim nicedir,su üstünde herşey normal ama dört yandan kuşatılmış...

Bu kadar ağır bedelleri olmamalı oysa seçimlerimizin...

Bu aralar ben böyleyim işte;

Dilim lal,çığlıklarım sessiz,yüzüm güleç ,gözlerimin ardı savaş alanı...Ne söylesem ne yazsam boş.Özlediğim çok şey var.En çok annem ,anne olunca asıl anne lazımmış insana bunu anladım, 2,5 senelik annelik serüvenimde.Şükür tek sığınağım oğlum yanımda,buna dua eder olduk ya bu aralar ...

Aynada ki kadını hanidir tanımıyorum,gülümsemesi kayıp...Bir yerlerde bir şeyler yanlış,çözmek istiyorum ama olmuyor aksine ben çözmeye çalıştıkça iyice kör düğüm oluyor...

Söyleyebileceklerim bu kadar...Bilmiyorum hala okuyanım var mıdır ama her kime ulaşırsa yazdıklarım ;

Sevgiyle Kalsın...

14 Ocak 2013 Pazartesi

Var mı Fotoğrafçı Arayan???

Çoook uzun bir aradan sonra merhaba...Bu kez sizden yardım istemek için bu yazıyı yazıyorum.İçten içten dalga geçenlere inat başarabilmem için ,bana destek olun diye...Bana her zaman akrabadan daha yakın olduğunuz için yazıyorum...

Yazmıştım hani ,hobim olan fotoğrafçılığı işim yapmaya karar verdim.Bu yolda eğitimler aldım ,almaya devam da ediyorum diye...Yazdan bu yana 2 doğum 2 düğün çektim...Bakınız www.basakbasol.com yada burası

Ama işte ne yaptıysam kendime daha müşteri bulamadım.Bu işler başlangıçta biraz eş dost tanıdıkla yürüyor ,ehh bende de o yok.Bir siz varsınız.Yıllardır acımı,sevincimi,göz yaşımı,kalp kırıklarımı paylaştığım siz...Dedim ki içimden muhakkak sesimi gene bir duyan olur...

Kendinizde göreceksiniz fiyatlar uygun,çalıştığım aileler memnun...Sizden dileğim çevrenizde varsa evlenen,doğum yapacak olan,bunun için fotoğrafçı arayan;onlara beni önerebilirseniz gerçekten sevinirim.

Şimdiden tüm dostlarıma çok teşekkür ederim...

Sevgiyle Kalın...

1 Ekim 2012 Pazartesi


Hala biri beni okuyor mu bilmiyorum daha da beteri bir daha yazacak gücü kendim de bulur muyum onu da bilmiyorum ama biri okusa güzel bir şeyler yazsa hatta daha da iyisi güzel bir şeyler olsa çok iyi olacak...

Yoruldum,tükendim hatta galiba bittim.Yada benim lohusa depresyonum aşağılarda bir yerlerde hep kaldı ve şu an da en üstte çıktı.

Çok mutsuzum,hergün aynı şeyleri yapmaktan o kadar sıkıldım ki...Yolunda giden tek bir şey yok hayatımda,ne zaman doğrulup yeniden bir yerinden tutunmaya çalışsam hayata hep aynı sonuç:0 Olmuyor,olmuyor...

Fuat'a oğluşuma bakacak benden başka kimse yok.Zaten baştan beri kimse baksın da istemedim.Ama bu kadar zor olacağını tahmin edememişim.9 aylık oldu Fuat ...Kocaman bir 9 ay, ekle hamileliği de nerdeyse 20 aydır öyle evde işsiz güçsüz amelsiz boş boş aslında çok çalışarak ama kimseye yaranamayarak geçti....Ve ben artık bir şeylere yaradığımı hissetmek istiyorum.Tekrar işe dönmem eldeki şartlarla imkansız ,eşimin tayin durumu,Fuatın daha küçük oluşu ...Beni kimse özel sektörde işe bu halde almaz,bari hobilerimi iş haline getireyim dedim.Fotoğrafçılık eğitimi almıştım hamileyken,onu aktifleştireyim hem tam zamanlı çalışmam gerekmez hem de sevdiğim işi yapalım dedim.O düşünceyle bir kaç arkadaşın düğününü çektim,facebook sayfası yaptım,oraya buraya reklam yaptım...Eeee ne oldu gene sonuç aynı...Arkadaş o face de kayıtlı 200 küsür kafanın biri de birine tavsiye etsin ne bileyim sayfayı kendi profilinde paylaşsın,bir el versin,bir yerden güzel bir haber gelsin...YOK ...!!!

Benle birlikte kursa giden arkadaşlar gazeteler tvlere çıkıp ,sergiler açıyorlar ,ben de ev de kara talih ,kahpe kader diye ağlanıyorum işte...

Nasıl olacak bilmiyorum ama hayatımı geri istiyorum,hem de hemen şimdi...Önümüzde ki yıl değil,Fuat büyüyünce değil şimdi şuan...O kendine güvenen,gözleri ışıldayan saçları uçuşan kadını geri istiyorum...

Şimdi sayın okuyucu,adıma totem mi yaparsın,dilek mi tutarsın bilmiyorum ama bul bir yolunu bugün bana yardım et...
Bu kadar!

Sevgiyle Kalın...

Ha bu arada sayfayı görmek isteyenler için;www.facebook.com/BasakBasolPhotography

1 Ocak 2012 Pazar

Hoş geldin Oğlum ,Hoş geldin En Güzel Hediyem...

Çok şey yaşandı şu geçen 40 haftada.Hele sonlara doğru çok üzdün bizi...Suyun azaldı,plesantan erken yaşlandı,ama sen ananın oğlu olduğunu kısmen de olsa ispatladın.Hayata sımsıkı tutundun,tüm imkansızlıklara rağmen yaşamaya devam ettin.


Tarih 24 Aralık Cumartesi ; Ömer rutin gittiğimiz muayene de ( rutin dememe bakmayın haftada 3 kez gidiyoruz) hadi artık seni yatıralım diyor.Elim ayağım boşalıyor o dakika,sonunda sana kavuşacağım,sonunda aylardır en yakınımda olan ama bir türlü göremediğim o yüzü göreceğim.


Eve dönüp eşyalarımızı alıp,hastanenin yolunu tutuyoruz karı koca.Öyle eminiz ki o gün bitmeden oğlumuzu kucağımıza alacağımıza.Ben deli gibi normal doğum yapmak istediğim için suni sancı vermeyi deneyecekler ama bende hiç korku yok.O kadar şartlamışım ki kendimi normal doğuma,herşeye razıyım..


O gün İstanbul'a ilk kar düştü.Ama Ömer Fuat doğmadı.Gece yarısından sonra sürekli suni sancı veremeyecekleri için ilacı kestiler.Yorgundum ve mutsuzdum...


25 Aralık- İlk Evlilik Yıldönümümüz


Sabah herşey yeniden başladı.Sancılara rağmen açıklık oluşsun diye durmadan yürüyordum.Ama hala rahim ağzımda hiç açıklık yoktu...Akşam üzeri artık NST cihazı 135 i gösterirken yani ben dayanılmaz sancılar çekerken sadece umut ediyordum açıklık oluşmuştur diye.


Saat 20:30 ' a doğru Ömer tekrar muayene ettiğinde durumda hiçbir değişiklik yok ,hadi aşağıya gidiyoruz dedi bana.Sezeryana gidecektik.


O saniye film koptu bende..Ben normal doğum yapacaktım,yıllardır böyle kurmuştum hayalini.Tuhaf bir şekilde kendimi özürlü hissettim.Ameliyathaneye girerken hala bir doğurmayı bile beceremedim diye ağlamaktaydım.Zavallı kocam,aşkım perişan halde beni teselli etmeye uğraşıyordu.Bense o denli kendimi kaybetmiştim ki artık ne acı ne sancı hissediyordum...


21:18 - Doğum saatin bu oğlum,seni ilk gören ben olmayı çok isterdim ama olmadı.Şükür ki aramıza sağlıkla sıhhatle katıldın..Sezeryandan ayılmakta çok güçlük çektiğimden o saatlere dahil hatırladıklarım karman çorban.Bana korku ile bakan gözler var hafızamda,seni emzirmek istemedim çünkü.Çok ağrım var ve öğreneceksin, nefret ettiğim sarhoşluk hissinin içerisindeydim.Sen de benim aksime çok açmışsın,ben gelene kadar eldivenlerini kemirmişin hep.Ömer dayın oyunlar oynamış seninle,baban kötü olmuş seni görünce ama çaktırmamış kimseye.Yazık ki ben hiç birini göremedim...


Sabaha karşı kendime geldiğimde seni ancak görebildi gözlerim.Çok güzeldin,melekler kadar duru ,sakin ve güzel.İşte o andan sonra tarifi olmayan bir ruh haline girdim.Sanırım sana karşı hiç değişmeyecek te bu hislerim.


Oğlum ,Ömer Fuat'ım,kurbağa prensim aramıza hoş geldin.Rabbim sana uzun güzel sağlıklı bir ömür versin.Bir gün bu satırları okursan bilmeni isterim birbirini ve seni çok seven iki insanın çocuğusun sen ve ömrümüz boyunca aldığımız en güzel hediyesin.


Tahtın da bahtın da açık olsun....


Seni çok seviyoruz...


Annen ve Baban.

SAYAÇ

Sitenizesayac.com