27 Ocak 2010 Çarşamba

Sadece Bir Kereliğine…


Kendime bu geceliğine izin veriyorum seni sana anlatmak için.Sadece bu geceliğine ve bir kereliğine.Yazmak ve yazmamak arasında gidip geldiğim dakikalar sonunda parmaklarıma yenik düştüm ben,sana (yenik) düştüğüm gibi…

Başka bir aşk hikayesinin içinden bambaşka bir hikaye çıkardın benden sen.Önce gelip buldun beni,benden bir ben olduğuna daha ikna ettin beni.Senden bir sen olduğuma ikna ettim seni…Her şeyimiz aynıydı seninle ,aşk tanımımız hariç.Doğruları söyledik birbirimize duymak istemediklerimizde buna dair.O kadar çok anlattık ki bizsiz geçen hayatlarımızı birbirimize öncesi kalmadı bir yerden sonra bizde.Şimdi sorsalar sana ne kadar süredir tanıdığını beni ?Biliyorum ‘doğduğundan beri dersin.Deriz!

Öyle ki senin günaydının olmadan gün aydınlanmaz oldu bende .(Bu sabah hariç!)Dün gece sordum kendime sensiz hayatım nasıldı diye?Sanki vardın hep sen bende.Saklamıştım ben seni zor zamanlarım için.Ve şimdi sen zorunlu sebeplerden o sakladığım yerden kaçıp gitmiştin.

Aslında ben o konuştuğumuz ilk gece bilmiştim gelenin fırtına olduğunu.O ilk an ,görünce fotoğrafını,dudaklarım gülümsedi birden.Ama normal bir gülümseme değildi bu,ben anlamıştım.Bir tek bunu sakladım senden.Kaçmam gerekirdi,dur demeliydim sana.Dur canım yanacak ben seni bildim demeliydim.Demedim!

Diyemedim,o bir anlık mutluluğa sattım kendimi.Hani sen dersin ya hep bana çok küçük görünüyorsun diye.Aslında çok küçüğüm ben be çocuk.Sen bakma kafa kağıdımda yazana,bu bedenin sayılı zamanına saklı hiç büyümeyen yaramaz bir kız çocuğu var gözlerimin ardında.Ve o çocuk tüm çocuklar gibi sonrasını düşünmüyor eğer o an mutluysa.Hani bilirsin sende tüm çocuklar düşkündür çikolataya ,anneleri ne kadar uyarsa da sonra hasta olacaklarını bile bile yerler gene zevkle sonuna kadar çikolatayı.Benim ki de o hesap işte.Sadece mevzu çikolata değil artık.Tamam ben hala çikolatayı da bırakamıyorum bile bile sonra acı çekeceğimi…(Gülümsedin biliyorum)

Kendine kızgınsın biliyorum ,kızma ama.Yalan değil acıyacak canım.Ama çok değil,azıcık korkma.Toplanırım ben çabucak,aynı çocuklar gibi…

Özleyeceğim seni,günaydınlarını özleyeceğim,yağmur yağınca kabuğuna saklanmayı ,birlikte film izlemeyi,omzuma başını koymanı ,saçlarını karıştırmayı ,senin neden bu kadar büyük ellerin var demeyi özleyeceğim.Sonra ellerimle coğrafyanı ezberlemeye çalışmayı özleyeceğim.Ortak hayallerimizi,hiç gidemeyeceğimiz tren gezisini,Ankara misket havasını,sizin yörenin türkülerini,benim için kurduğun ve her seferinde sinir olduğum kız ile başlayan cümlelerini özleyeceğim.(Bunu da söylememiştim hiç sana)Hani hiç biriyle ortak şarkım olmadı demiştin ya ‘tüm Ankara misket havaları ‘bizim olsun bundan sonra.Sen şimdi ne iyi olduğumu düşündün ya ,kimse hüzünlenmez ki misket havasında dedin ya…Yanılıyorsun çocuk;

Belki çok sık duymadığından anımsamayacaksın beni.Arada sırada bir düğüne düşerse yolun aklından geçeceğim belki ama unutma kendi düğününde bile bir anlığına da olsa geçeceğim akıl defterinden,gönül defterinden geçememiş olsamda…Yani sonuçta ince hesap yaparım ben aynı senin gibi kötüyüm bende…(Benim seni andığım başka bir şarkı var ama bunu söylemeyeceğim sana)

Sayfa bitmekte,yazacak çok şeyim var oysa daha.Ama uzun yazınca sıkılıyor insan okurken bir yerden sonra…Beni alnı ak,başı dik anımsa.Arada aklından geçersem,bil ki bir yerlerde Martı fotoğrafı çekmekteyimdir.O kitabı da al,oku muhakkak.Sonra adalara da git ilk fırsatta.Giderken vapurda çok yakınından bir şey söylemek istercesine bir martı geçerse bil ki o benim martımdır.Anlatmışımdır seni ona…Görünce tanımıştır seni,benim tanıyıpta senin beni tanıyamadığın gibi.Şifreli yazıyor gibiyim ama biliyorum sen anlarsın beni.Kadınlar bağırmaya başlayınca ne yapman gerektiğini sakın unutma.Balkon kapısını onar,buzdolabını da.Biliyorum yapamayacaksın ama sabahları erken kalkmaya çalış.Birde bak ben anlatacak vakit bulamadım ama 14 Şubat projesini sen yap olur mu?Muhakkak yap ama,benim için yap…


Birde seni kime benzettiğimi söyleyecektim ya sana,vaktim olmadı,ama unutmadım.Yazmak nasip olacakmış buraya;


Gözlerini daha ilk gördüğüm anda onu anımsattı bana.Onu bir kez rüyamda gördüm,ama çokça okudum,okudukça hafızamda canlandı ona dair bir silüet.


Simsiyahmış gözleri ve o bakışları ;baktığını deler geçermiş…Aynı senin gibi…Gözünün içine bakarmış insanların,çok uzun boylu zayıfçaymış sonra ,aynı senin gibi.Siyah giyermiş hep..Siyahı severmiş, ne kadar beyazdan daha ak olsa da ruhu ve bedeni…Bir kadın canından çok sevmiş onu ;adı Kimya …Ama O ,o kadından daha çok başka birini severmiş ve canını da seve seve bile bile bu uğurda vermiş…Adının manası ise Güneşmiş…


Sevgiyle Kal…


Not:Şimdi fark ettim,ne tuhaf bana yolladığın son mailin adı ;Ayrılık…

2 yorum:

Travis dedi ki...

mektupları, sahibi anlamasa da okuyanlar anlıyor:)

Başak BAŞOL dedi ki...

Travis,

Bence sahibide anlamıştır artık bu yazıdan :)))

Sevgiyle Kal...

SAYAÇ

Sitenizesayac.com