Bu benim ilk ‘mim’ yazım,o yüzden çok heyecanlıyım.Açıkcası bu oyunu lise yıllarında ki kompozisyon derslerine benzettim.Hani öğretmen bir konu verir,bizde bunun üzerine giriş,gelişme,sonuçtan oluşan kompozisyonlar yazardık.Övünerek söyleyebilirim ki ben kendimin ki hariç en az dört arkadaşımın kini daha yazar birkaç kişiye de fikir verirdim.Şimdi düşünüyorum da o yıllarda hayal gücüm bayağı genişmiş…Hazır lise yıllarıma geri dönmüşken size biraz daha fazlasını anlatacağım bugün;
Sene 1995 ,Mayıs.Okulların kapanmasına az bir zaman kalmış.Ciddi sıkı bağlara sahip bir arkadaş grubumuz var sınıf içersinde.Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor.Ama malum bizim okul meslek lisesi,dolayısıyla kızlar azınlıkta.Ben o sıralar ergenlikten mi yoksa uzun seneler vermeye çalıştığım fazla kilolardan mı bilinmez tam bir çirkin ördek yavrusu.
Huy edinmişiz her sene sınavlar bittikten sonra bir gün okulu kırıp adalara gidiyoruz.Gidip te yaptığımız bir şey yok ama işte birlikte yasak bir şeyi yapmış olmaktan aldığımız keyfi paylaşıyoruz.Sanırım başka okullarda da bu modaydı o aralar ki ada vapuru hiç görmediğim kadar kalabalık olurdu.
Biz o gün gene kırdık okulu,bindik vapura ,tuttuk Büyükada’nın yolunu.O zamanlar Avrupa yakasında oturduğumuzdan kaynaklı tabii Eminönün’den binmişiz vapura.Haliyle yol daha da uzun.Sonunda can sıkıntısından o sıralar çok moda olan Gerçek mi Cesaret mi oyununu oynamaya karar verdik.Bilmeyenler için kısaca anlatmak gerekirse ;bir gazoz şişesi bulunur ,oyuna iştirak edecek olanlar şişenin çevresinde halka yapar,sonra şişe çevrilir kimin önünde durursa o bir kez daha çevirip diğer şişenin önünde durduğu kişiye sorar ‘Gerçek mi cesaret mi???’ Gerçek derseniz gün görmemiş sırlarınız masaya dökülecektir,cesaret derseniz abuk sabuk bir görev sizi beklemektedir.Ben ortaya dökülecek pek sırrım da olmadığından oyuna biraz hareket gelsin de diyerek cesaret dedim…Git vapurda ki çaycının çırağını öp dediler!Görev bu cesaret dedik bir kez,çare yok yapılacak.Çırak biz yaşlarda kavruk bir delikanlı…Çaycıyı öpeyim bari,o yaşlı bir amca dedim.Yok olmaz ille de çırak dediler.
Sonunda bin bir kahkaha ve gümbürtü arasında utana sıkıla gittim çaycının çırağına sizi öpebilir miyim dedim.Ne dese beğenirsiniz?
- Olmaz bacım ,öptürmem ben kendimi sana!!!
Ben oyun bu,öpmem lazım diyorum,o yok olmaz ısrar etme ,öptürmem diyor.Tabii düştüğüm durum içler acısı.Rezil olmuşum.!!!
Bugün o çırakla karşılaşsak hala aynı şeyi söyler mi hiç bilemiyorum.
Yıllar önce o gün orada yaptığım şey cesaret istermiş,tıpkı yıllar sonra onu burada anlatmak gibi.Ama yüzünüzü biraz olsun güldürebildiysem ne ala…
Bana bu mim, Öykü’den geldi .Benden de Ali abi’me ,Erkan’a , Tarkan’a ve Uykusuz'a gitsin.Hadi bakalım beyler.Kaytarmak yok kontrol edeceğim…
Sevgiyle Kalın…
11 yorum:
Çaycının cıragına cok guldum:))
Basakcım cok guzel olmus cok tsk ederım canım benım
Öykücüğüm,
Yüzünü güldürebildiysem ne mutlu bana!Görev tamamdır yani :))))
Sevgiyle Kal...
şimdi şişe çevirsen gerçekmi cesaretmi derdin peki.
Başakçım, küçükken kızlardan nefret ederdim ve asla öptürmezdim, sonrasında pek sevdim :))
Uykusuzcuğum,
Yorum için teşekkür ederim.Bu yorumdan sonra gidip çaycının çırağını bulacağım :))))
Sevgiyle Kal...
Not:Mim'i bekliyorum..
Adsız,
Duruma bağlı ...Ama muhtemel gene cesaret derdim.
Yapılan tüm araştırmalara rağmen çaycı çırağı popülasyonunda tesbit edilen ani azalışın sebebi bir türlü bulunamamıştır.
Resmi olmayan bazı kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre bu azalışta gemilerde, öpmek için çaycı çıraklarını kovalayan otuzlu yaşlarındaki genç ve güzel bir bayanın yol açtığı paniğin önemli bir etki yaptığından şüphelenilmektedir.
Ayrıca deniz yolu taşımacılığındaki yolcu sayısının artışını bu haberlere bğlayanlarda olmakla birlikte kesin kanıtlara ulaşılamamıştır...
Bu otuzlu yaşlarındaki güzel ve çekici bayanın çocuklukta yaşadığı bir travma sonucu çaycıları hedef almış olabileceği tahminleri kulaktan kulağa yayılmakta ve bloglarda görülmektedir...
:))
Erkaaaaaaaaaaaan,
Sen benimle dalga geçeceğine otur mim'ini yaz...!!!!
Ayrıca iltifatlar için teşekkür ederim.:))İhya oldum resmen,bir şu otuzlu yaşlara takıldım ama olsun yaşımı göstermiyorum ki ben...:)
Sevgiyle ve hep dost kalasın...
Not:Bu arada bugünkü bu espri dolu yorumlar beni çok şaşırttı.Bundan sonra hep böyle kal...
Başak bak taktik veriyorum iyi dinle:
Önce çaktırmadan ufak ufak adama yaklaşılır. Sonra aniden bir kulağı tutulur kafa o yöne dönerken diğer yanaktan öpülüverir.
Çok debelenirse kulak elden bırakılmadan sakinleşmesi beklenir. Beklenirken "hooo hooo" denilebilir.. :))))
Tarki,
Valla senin ve Erkan'ın yorumundan sonra kendimi çok başarılı hissettim.Hakikaten eğlendiniz baksana.Keşke yanımda o yıllara ait bir resmim olsaydı.Hatta o gün çekilmiş.Eminim daha da eğlenirdiniz.Hem çocuğun neden kendini öptürmediği de açığa çıkardı...
Yorum için teşekkür ederim.Umarım bizde sana yazabiliriz.
Sevgiyle Kal...
Kısa ve öz olsun istedim...
http://www.erkansen.com/2009/08/gercek-ve-cesaret.html
Yorum Gönder